2 ayda kapanır demişlerdi / Gazozcular kralı Sevda Gazozcusu

Türkiye’nin farklı şehirlerinin unutulmaya yüz tutmuş yerli ve milli gazozlarının bir arada olduğu Sevda Gazozcusu, Mahmut Saklı ve Anıl Karacaer tarafından 2016 yılında kuruldu. Yolculuğuna Vefa’da başlayan ve daha sonra isim değişikliğiyle serüvenine hem Vefa’da hem de Balat’ta devam eden Sevda Gazozcusu, yaklaşık 130 çeşit gazozu meraklısına sunuyor. Türk gazozunu Avrupa’ya tanıtmayı amaçlayan Mahmut Saklı, Sevda Gazozcusu’nun hikayesini ChefStory’e anlattı.

Türkiye’nin unutulan kültürlerinden biri olan gazozları tekrar canlandıran isimlerden olan Mahmut Saklı’nın hikayesi 1992 yılında İstanbul Beykoz’da başlıyor. İlk, orta ve lise dönemi Pendik’te geçen Saklı üniversiteyi ise İstanbul Üniversitesi’nde Çalışma Ekonomisi bölümünde tamamlıyor. Okul hayatı boyunca hep çalışan Saklı’nın ilk parasını kazanması ise 6 yaşına kadar gidiyor. Babası Topkapı Sarayı’nda çalışan Saklı, Sultanahmet Meydanı’nda topaç ve kitap satarak iş yaşamına minik bir adım atıyor.

Saklı, üniversiteye başladığı zaman da hali hazırda gıda ve hizmet sektöründe çalışmaktadır. Komilik, garsonluk, organizasyon şefliği gibi işler yaparken bir yandan kendimi geliştirir, bir yandan da biriktirdiği tecrübe ve sermaye ile kendi işini yapmanın hayalini kurar. Başlangıç için de çiğköfte işini gözüne kestirir. Özellikle ticaretin nasıl yapıldığını görmek, işin bürokrasisini anlamak, para alışverişine hakim olmak için Pendik’te oturduğu evin yan tarafında bir çiğköfteci açar.

MÜZİK HOCASININ İSTEĞİ İLE DOĞAN İŞ MODELİ

Çiğköfte işi beklemediği kadar iyi gider. O sırada dükkana gelen okuldaki müzik hocası kendisinden bir şey ister:

“Bana yerel içecekleri sordu ama bizde yoktu. ‘Benim için bir tane yerel içecek satar mısın?’ dedi. Ben de bunun üzerine yerel içecek firmalarını araştırmaya başladım. Belli başlı 8-10 çeşit yerel gazoz olduğunu gördüm. Araştırmayı derinleştirince ürün sayısı da arttı. O dönem dükkana 40 farklı gazoz markası koydum. Sonra işin bu tarafını biraz daha geliştirebileceğimi fark ettim. O dönem üniversite hayatım da devam ediyordu, ‘acaba üniversite çevresinde bir gazozcu mu açsam’ diye düşünürken şu an Vefa’da bulunduğumuz dükkan karşıma çıktı. Bir anda karar verdim ve 1 hafta içinde de ortağım Anıl Karacaer ile bu hayalimizi gerçekleştirdik.”

2-3 AYDA BATARSIN DEDİLER

Türkiye’de iş kurmak isteyenlerin kaderidir, etraftan ‘bu iş tutmaz’ diyenler çok olur. Gerçi bazıları gerçekten de tutmaz. Gazozcu fikrini duyduklarında Saklı’nın çevresinden de ‘bu iş olmaz, yapma’ telkinleri gelmeye başlar:

“Bir gazozcu ismiyle açmak insanların çok dikkatini çekti ve çok dalga konusu da oldu ilk başta. ‘2-3 ay içinde kapanır, gazozcu dükkanı diye bir şey mi olur’ laflarını çok duydum. Ama sonrasında bizim yapmak istediğimiz, gerçekleştirmek istediğimiz şeyleri görünce çok farklı bir yere evrildi olay.

Bizim gazozcu alanımız yaklaşık 20 metrekare. Çok ufak bir alan, butik bir dükkan oldu. Ama o küçüklüğünün yanında çok büyük işler başlardı. Türkiye’de bir çok insanı gençliğine götürdü, genç olanları çocukluğuna götürdü çok farklı anılar ve duygular yaşattı insanlara. Gazozcu dükkanı olarak biz ilk olduk. Çeşitli gazozların satıldığı bazı kafeler vardı ama bizim ilk girişimiz 80 çeşit gazozla oldu.”

Vefa’daki dükkan çok hareketli olunca yine tarihi yarımadada ortağıyla birlikte yeni bir yer daha bakmaya başladıklarını söyleyen Saklı, Balat’ta gezerken harabe bir dükkan gördüğünü ve buranın da güzel olabileceğini düşündüğünü belirtiyor. Yine Vefa’daki gibi küçük bir dükkan olmasına karşın gelenlerin en çok fotoğraf çektiği ve en çok alış veriş yaptığı mekanlardan birisi oluyor.

SATIŞLAR ÜRETİCİLERİ HAYATA DÖNDÜRDÜ

Kendilerinin bu dükkanları açmasıyla birlikte arka tarafta üretimin de hareketlendiğini kaydeden Saklı, şunları anlatıyor:

“Bizim başlamamızla beraber, Türkiye’de bazı insanlar eskiden ürettikleri gazozları tekrar çıkarmaya başladı. Mesela İzmir’de bir gazoz markası var, babasından dedesinden kalmış o kadar eski, bizim mekanı açtığımızı görünce, onlar da anılarını yaşatmak için üretime başladılar, kendi şehirlerinde çok ciddi satış rakamlarına ulaştılar. Türkiye’de gazoz işi şöyle; 70’li 80’li yıllarda Türkiye’de 1000’den fazla gazoz üreticisi var ama 80’li yılların ortasından itibaren global ürünlerin Türk pazarına girmesiyle yerel içeceklerimiz biraz geri planda kalıyor. Bazı firmalar kapanıyor, kapatıyorlar. Bizim bu girişimimizle beraber tekrar bir hareket başladı. Şu an 150-160 firma gazoz üretimi yapıyor.

Bizde çeşitlerin hepsi yüzde 100 yerli. Yabancı firmaların ürünlerini satmıyoruz. Zaten çıkış amacımız Türkiye’deki yerel ürünleri tanıtmaktı. O butik dükkanda, o günün şartlarında sadece şerbet ve gazozu tanıtabildik. Kıymet verdi insanlarımız bunlara, destek oldular ve 7 senedir başarılı bir şekilde devam ediyoruz. “

Ortalama olarak 100 çeşit gazoz sattıklarını anlatan Saklı, yazın bu rakamın 120’ye kadar çıktığını kışın ise 70-80 çeşide kadar düştüklerini söylüyor.

TÜM ŞEHİRLERE YAYILACAĞIZ

Vefa’daki işletmede kendi şuruplarını da ürettiklerini ve hedeflerinin yüksek olduğunu belirten Saklı, “Eskiden mahalle gazozhaneleri vardı, kazanları çevirerek sokakların ortasında gazozlar yapılırmış. Biz o gazoz makinelerinin iki tanesi aldık, tarihi olanları. Onu modern bir yapıya büründürdük. Kendi işletmemiz içinde gelen misafirlerimize aynı anda kendi gazozlarımızı yapıp verebiliyoruz.

Şimdilik tepkiler çok güzel, çünkü bizi ilk baştan beri tanıyanlar, hedeflerimizi biliyorlar. Önce Türkiye’nin yerel gazozlarını tanıtma, sonra da kendi gazozumuzu üretme hedefiyle yola çıktık. Daha sonrasında da kurumsal bir yapıya bürünüp, önce Türkiye sonra da yurtdışında bir Türk markasını çok üs seviyeye getirme hedefimiz vardı. Şu an yerel gazozları belli bir seviyede tanıttığımızı düşünüyoruz. Kendi gazozlarımız da sevilmeye başlandı. Bir sonraki adımı şişeleme ve kurumsal bir kimliğe bürünüp markalaşma olacak.

Yakında çok özel bir konsept çalışması yapacağız. Bu konsept çalışmasıyla önce 81 ilde 100 şube, daha sonrasında da 10 ülkede 20 şube hedef koyduk kendimize. Bu sene ilk şubemizi şehir dışında Safranbolu’da yine tarihi bir yerde açacağız. Ülkeler için henüz karar vermedik, önce Türkiye’deki hedeflerimize odaklandık, yurt dışındaki hedeflerimize de 2023-24’ten itibaren odaklanacağız. ” diyor.

SEVDA GAZOZCUSUNUN ADI NEREDEN GELİYOR

Gazozcunun adının gelişi de enteresan. Saklı, şöyle anlatıyor:

“Vefa semtinde ilk şubemizi açtığımız için dedik ki, işletmemizin adı Vefa Gazozcusu olsun. Ama birinci senemizden itibaren bir patent sıkıntısı yaşadık, o patent sıkıntısını ileriki yıllarda yaşamamak adına, ‘vefamız madem şu an bitiyor, o zaman sevdamızı gösterelim’ dedik. Sevda Gazozcusu oradan çıktı, çok da güzel oldu. İlk isminden daha fazla popüler bir hale geldi ve Sevda Gazozcusu olarak bilinirliğimiz İstanbul ve çevre şehirlerinde çok fazla duyuldu. Şu anda günde ortalama bin kişi geliyor” diyor.

Sevda Gazozcusu sadece gazoz satan bir yer olmanın ötesinde insanların geçmişe duyduğu özlemi de temsil ediyor. Bu nedenle hafta sonları şehir dışından gelenler de çok oluyor. Gelip fotoğraf çekiyorlar, sosyal medyada paylaşıyorlar ve bir kültürün yaşamasına destek veriyorlar.

Şu anda sadece içecek olarak gazoz ve şerbet sattıklarını söyleyen Saklı, “Onun dışında su bile soda bile satmayız. Çok soruyorlar suyu, yandaki işletmeden alabilirsiniz diyoruz. Çünkü biz tamamen o iki içeceğe yoğunlaştık.” diyor.

ŞEHİR ŞEHİR GAZOZ ARADI

Saklı, gelinen noktada işleri oturtmuş gibi görünseler de başlarda ciddi zorluklar yaşadıklarını söylüyor. Çok kısıtlı bütçelerle başladıklarını anlatan Saklı, eski günleri şöyle anlatıyor:

“Kurma aşamasında çok zorlanmadık ama ürün bulma aşamasında çok zorlandık. Çünkü dediğim gibi Türkiye’de gazozcu ismiyle ilk biz açtık. Biz açtığımızda herhangi bir kargo sistemi yoktu, firmalar kendi şehirlerinde sınırlı olduğu için ürünleri getirtmekte çok zorlanıyorduk. Otobüs firmalarından 3’er, 4’er, 5’er koli almak için 3 saat beklediğim zamanlar oluyordu.

Bir çok firmaya zeten ulaşamadım. Yani o kadar azim etmiştim ki, bazen o şehirlere kadar gidiyor ve fabrikaya ulaşıyordum. Ama bazen gidiyorum, fabrika yok. Dışarıda eski gazoz kasaları var, fabrika 30 yıl önce kapanmış ama internete baktığınızda sanki üretimi varmış gibi duruyordu. Bazılarıyla gidiyordum tanışıyordum, arabayla gidiyorsam, 3-5 koli atıyordum, bazen otobüs firmalarına 1-2 koli koyuyordum. Düşük bir satışla başladık ama şimdi bütün sistemin oturmasıyla her şey bana çok rahatlıkla geliyor, her işimi çok rahatlıkla halledebiliyorum.

Firmaların bir çoğunun aslında haberi olmadı ilk başta, biz sadece ürün istiyorduk, onlar burada satılınca insanlar üreticileri de aramaya başlıyor. Hep kendi şehrinde kalmış, hatta bazıları kendi ilçesinde, kendi köyünde kalmış. Sadece bir köye veriyor. Onu duyunca beni arıyorlardı, ben de tanışıyordum hepsiyle. İnsanlar şaşırıyordu ve o şaşırmalarının sonucunda onlar çok farklı yere evrildi, daha büyütüler geliştiler. Hem Türkiye geneli, hem yurt dışına verenler oldu, baya başarılı işler yapanlar çıktı. Bizim de amacımız oydu zaten. Onlar büyüsün, gelişsin esasında yurt dışına satsınlar. Bizim yerel bir markamız yurt dışında olsun…”

İKİ SENE BİR GÜN BİLE İZİN YAPMADI

İlk başlarda çok fazla çalıştığını ve iki sene boyunca bir gün bile izin kullanmadığını anlatan Saklı, şimdi işlerin artık daha planlı ve organize gittiğini söylüyor. Yine her sabah mutlaka 6’da kalktığını ve günde sadece 4-5 saat uyuduğunu kaydeden Saklı, “Sabahları kalktığımda hafif tempo bir spor yapıyorum. Daha sonrasında kahvaltımı yapıyorum, haber başlıklarını okuyorum, gündemi takip ediyorum. Gazozcu sonrası gelişen ticari faaliyetlerim de oldu, şekerleme ve reklam organizasyonu üzerine. Onlara da odaklanıyorum bir yandan. Çok dükkanlara gidiyor muyum derseniz, artık çok fazla gitmiyorum. Çünkü gazozcunun belli bir sistemi oturdu. Oradaki arkadaşlarımız da beni hiç yormadan, yardımcı olarak devam ediyorlar. Ben ara ara çekimler oluyor onlara gidiyorum, misafirlerim oluyor onları gezdiriyorum.” diyor.

İş hayatında disiplinin en önemli şey olduğunu söyleyen Saklı, ortağıyla beraber hep çok disiplinli olduklarının altını çiziyor. Saklı, “İnanmak ve disiplin bir çok başarının kapısını açıyor, ondan sonraki bazı şeyler elinde olmuyor zaten. Bazen çok güzel bir yerde açıyorsunuz, her şey uygun ama olmayabiliyor. Bazen de çok güzel bir yerde açmıyorsunuz işletmenizi ama o disiplin, sizin çalışkanlığınız ve azminiz sizi çok farklı yerlere getiriyor.” diyor.

spot_img

SON YAZILAR

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR