Adamcılıktan bize fırsat kalmıyor / Fatih Akyel’in Balat’ta başlayan hikayesi

SportBox’ın bu haftaki konuğu Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor formaları giyen Fatih Akyel… Galatasaray ile 3 lig şampiyonluğu, 1 UEFA Kupası, 1 UEFA Süper Kupa zaferi yaşayan Akyel, Fenerbahçe’yle de Süper Lig’de iki kez şampiyonluk kupası kaldırdı. Balat’ta fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Fatih Akyel, futbola başlangıcı, yaşadıkları, kırılma anları, anıları ve hedefleriyle ilgili birçok konuyu Sportbox’a anlattı.

Türk futbolunun önemli isimlerinden biri olan Fatih Akyel, mahalle aralarından çıkmış bir isim. Maddi durumu yetersiz bir ailede doğan ve İstanbul’un kadim semtlerinden Balat’ta büyüyen Fatih Akyel’in çocukluğu hep top peşinde koşarak geçiyor. İlkokuldan sonra okumayan Akyel aynı anda aile bütçesine katkı için bir matbaacıda çalışmaya başlıyor. Bir yandan çalışırken bir yandan da takımların seçmelerine gidip kendisine bir yol çizmeye çalışıyor. Amcasının refakatinde gittiği Galatasaray seçmeleri ise kendisi için dönüm noktası oluyor. Galatasaray’ın altyapısını kazanan Fatih akyel için böylelikle yeni bir hayat başlıyor.

Yeni bir hayat başlıyor başlamasına ama fakirlik bir türlü yakalarını bırakmıyor. Öyle ki, krampon almanın bile hayal olduğu yıllardan bahsediyoruz. İlk krampon sahibi olduğu o anı ve yaşadığı sevinci daha dünmüş gibi hatırlıyor.

Galatasaray’ın alt yapısında oynamaya başladığımda zaman zaman A takımla da Florya Metin Oktay Tesisleri’nde maça çıkıyorlar. İlk Ali Sami Yen’e çıkışını ise hiç unutmuyor:

“O zaman sezon başlarında açılış yapıyorlardı takımlar. Bizi de A takıma, Ali Sami Yen’e çağırdılar. İlk defa Ali Sami Yen’e çıkıyorduk. Çok farklı ve değişik bir duygu. Futbolcu olmak istiyorsunuz, küçük yaştan beri maçlara gidiyorsunuz, tribünlere gidiyorsunuz, o heyecanı, futbolcuları görüyorsunuz. Orada da büyüyüp oynayınca farklı duygular oluyor.”

İSMİNİ FATİH TERİM’DEN ALDI

Fatih Akyel, ismini Fatih Terim’den alan bir futbolcu. Babası ile amcası çok iyi Galatasaraylı olduğu için devamlı maçlara gidiyorlar. Kendisinin doğduğu gün de Galatasaray Fenerbahçe ile oynuyor. Fatih Akyel’in adı da babası ile amcasının çok sevdiği Fatih Hoca’dan geliyor.

Fatih Akyel Galatasaray’da A takıma çıktıktan sonra çok önemli başarılara imza atan bir jenerasyonun kritik parçalarından biri haline geliyor. Heybesinde UEFA kupasından lig şampiyonluklarına kadar çok fazla başarı var. Ancak bu başarılı dönemde uzun süre para almadan oynadıklarını hatırlıyor:

“Biz UEFA Kupası aldığımızda yaklaşık 6-7 ay para almadık. Fatih Hoca bir gün soyunma odasına girdiğinde şunu söyledi, ‘haklısınız para almıyorsunuz, eğer gitmek isteyen varsa önünü açıp gönderebiliriz.’ Ama biz o dönemde ‘Hayır, takım için oynayacağız, şampiyon yapacağız, sezon sonu konuşuruz’ dedik. Çok karakterli oyunculardan kuruluydu takım. O sene şampiyon olduk, UEFA Kupası’nı aldık, parayı bile dile getirmedik. O takım amatör ruhla oynuyordu, severek, isteyerek oynuyordu ve mücadeleden kaçmıyordu. Sakat da olsa oyuncular oynamaya çalışıyordu.
Yerlisi yabancısı Galatasaray’ın şanslı bir dönemiydi.”

REAL MADRİD MAÇLARI UNUTULMAZ

Fatih Akyel’in Galatasaray dönemine ait unutamadığı çok anısı var. Bunların başında da Fatih Terim’in soyunma odası konuşmaları geliyor. Bir keresinde Beşiktaş maçı öncesi o dönemin yıldızı Amokachi ile karşı karşıya gelmeden önce Terim’in kendisini sarsıp ‘Bana bak, Amokachi gol atarsa sakın soyunma odasına gelme’ dediğini hatırlıyor. Akyel o korkuyla sahaya çıkıp çok iyi oynuyor ve gerçekten gol attırmıyor, takım da maçı 1-0 kazanıp şampiyon oluyor. Real Madrid maçları da unutamadığı maçlar arasında:

“Unutamadığım maçlardan bir tanesi, Galatasaray-Real Madrid maçı. Ali Sami Yen’de 2-0’dan, 3-2 kazandığımız ve benim asist yaptığım maç. O maçı unutamıyorum, sonradan girmiştim, güzel maç olmuştu. Seyircilerin kapalı tribünden aşağı tribüne davulla düştüğünü gördüm. Bir de Süper Kupa maçı vardı yine Real Madrid’le. Ben o gün yedektim, Monaco’daydı galiba maç. Real Madrid üzerimize çok geliyordu. Sonra Hagi Lucescu’ya gidip bir şeyler söyledi ve bana geldi, hazırlan oyuna gireceksin dedi ki Hagi hayatta öyle bir şey yapmaz. Lucescu biraz daha bekledi, sonra Hagi kızdı. ‘Alsana artık, üzerimize geliyorlar sağ taraftan’ dedi. Sonra Hagi bana tekrar geldi, çabuk soyun, beni böyle itti, eşofmanı ayağımdan çekti. Hadi dedi gireceksin, öyle oyuna girdim. Sonra Altın Gol’ün pasını ben verdim. Demek ki içine doğmuş.”


ŞU ANDA TÜRK TAKIMLARI AVRUPA’DA EZİLİYOR

O dönem dünyanın en iyi takımları ile oynamalarına karşın bir süre sonra hepsinin gözlerine sıradan gelmeye başladığını anlatan Akyel, işi şimdiki zamana da getiriyor:

“Biz oynarken rakiplerimiz o kadar sıradan geliyordu ki, artık kendi özgüvenimizden mi, takımın iyi olmasından mı bilmiyorum. Hiçbir zaman da korkmadık onlardan, yendiğimizde de yenildiğimizde de her yerde açık futbol oynadık. Ama şimdi bakıyorum Avrupa’da çok eziliyoruz. Sonuçta biz çok eski değiliz, 10 sene önce çok başkaydı. Şu an Türk takımları Avrupalı takımlara karşı ciddi bir eziklik yaşıyor. İnsanlardan ‘sizin jenerasyondan sonra futbola ara verdik, seyretmiyoruz fazla’ gibi sözler duyuyorum. Eskiden çok başarılar vardı, heyecanlanıyorduk ama şimdi hiçbir başarı yok.”

FUTBOLLA YATTIK FUTBOLLA KALKTIK

O dönem büyük fedakarlıklar yaptıklarını ve futbolcu olabilmek için her şeyden kıstıklarını söyleyen Akyel, “Çok çalıştık, inanılmaz çalıştık. Hocalarımızın sözlerini hep dinledik. Her şeyimiz futboldu, futbolla yatıp, futbolla kalkıyorduk. Futbolcu olmak isteyenlere de tavsiyem, hocaların sözlerini dinleyeceksiniz, tekniğe, taktiğe uyacaksınız, tavır ve davranışlarınıza dikkat edeceksiniz. Özellikle de büyük takımlarda… Belirli bir seviyeye gelene kadar bunları yapmak zorundasınız.” diyor.

Galatasaray’da UEFA ve Süper Kupa’yı kazanıp şampiyon kadroda yer alan Fatih Akyel için sonrası pek de istediği gibi gitmiyor. Fatih Terim’in gidip Lucescu’nun gelmesi ve yönetimin ‘bu takım artık doydu, yerine başka bir takım kuralım’ düşüncesi Fatih Akyel’le birlikte bazı isimlerin yollarını ayırmasına neden olur. Fatih Akyel şöyle devam ediyor:

YÖNETİCİLERİN TAVIRLARI AYRILMAYA İTTİ

“Yöneticilerin o zamanki düşünceleri ve tavırları bizi takımdan ayrılmaya itti. Galatasaray’da sezon sonu mukavelem bittiğinde kimse bana ‘gel oturalım, sezon sonu mukavelen bitiyor’ demedi. Hatta ben İspanya’dan Mallorca’nın beni istediğini söylediğimde de ‘siz bu takımda çok başarılar elde ettiniz, sen Galatasaray’ın alt yapısından geldin, biz seni bırakmayız’ gibi bir şey olmadı. Ben de İspanya’nın yolunu tuttum.”

Akyel’in Mallorca macerası pek uzun sürmez. Orada yabancı kısıtlaması uygulamasına takılınca ligde fazla oynama şansı bulamaz. Yabancı statüsünden dolayı ayrılır ve Türkiye’ye döner. Galatasaray’la anlaşması beklenirken Mallorca ile irtibata geçen Fenerbahçe’nin çok daha ciddi olması ile Kadıköy’e doğru yola çıkar. Şöyle devam ediyor:

“Galatasaray’ın alt yapısında büyüdük. Oradaki şampiyonluklarımız farkı. Alt yapıdan geliyorsunuz, çocuksunuz, büyüyorsunuz onlar farklı ama iki takımın şampiyonluğu da çok önemli ve çok değerli. Çünkü Galatasaraysız Fenerbahçe, Fenerbahçesiz Galatasaray olmaz. İki takımda da yaşadığım şampiyonluklar için çok mutluyum. Fenerbahçe camiasına da çok iyi hizmet ettim, dürüst bir şekilde oynadım. Fenerbahçe camiasına ve taraftarına da teşekkür ediyorum, onlara çok saygılıyım. “

GENÇ FUTBOLCULARA BAKIŞI DEĞİŞTİRİN

Fatih Akyel özellikle genç futbolculara yaklaşım tarzının artık değişmesi ve bu çocukların hata yapabileceğinin göz önğnde bulundurulması gerektiğini söylüyor:

“18-20 yaşındaki bir çocuğa şöhret verirseniz, ki veriyorsunuz, kameramanlar, televizyonlar, gazeteler filan, bu çocuk hata yapabilir. Bu hatayı teknik adamlar, başkanlar, yöneticiler kapatacaklar ve o çocuğa yardımcı olacaklar. Maalesef bizim yöneticilerimiz, bazı hocalarımız, hata yapanı hemen kadro dışı bırakmaya davranıyor. Böyle olmaz, genç oyuncu bunu kaldıramayabilir. Onlara yardımcı olacaklar. Geçmişte çok yetenekli oyuncular böyle kaybolup gitti. Bugün Türkiye’nin en büyük işadamları da hata yapıyor. Bakıyorsunuz Türkiye’yi yönetiyorlar ama hata yapıyorlar. 20 yaşında bir çocuk nasıl hata yapmasın…”

DÜNYA KUPASINDAN DÖNÜŞÜ UNUTAMAM

Fatih Akyel’in en unutamadığı anlardan birisi de Dünya Kupası üçüncülük serüveni ve Türkiye’ye gelişleri. Şöyle anlatıyor:

“Çok büyük bir atmosfer, çok farklı. İsterim ki her futbolcu onu yaşasın. Ben ondan önce Avrupa şampiyonaları, Şampiyonlar Ligi oynadım ama dünya kupası çok farklı bir boyut. Bir oyuncunun kariyerinde oynayabileceği, görebileceği, yaşayabileceği, en güzel duygulardan bir tanesi. Biz orada ayrı yaşıyorduk, burada insanlar ayrı duygular yaşıyorduk. Çok büyük bir duygu. Türk hava sahasına girdiğimizde dönüşte iki tane F-16’ların bizi karşılaması, indikten sonra kıyamet kalabalığını gördükten sonra Taksim meydanında ve yollarda insanların coşkusu, sevgisi inanılmaz bir şeydi. Benim futbol hayatım boyunca yaşadığım en güzel şeydi dünya kupasından dönüş ve dünya kupası.”

“MAALESEF ADAMCILIK EN ÜST SAFHAYA GELMİŞ DURUMDA”

Fatih Akyel, futbolu futboldan gelen insanların yönetmesi gerektiğini vurguluyor:

“Futboldan gelen, soyunma odalarını, sahayı, antrenmanı, tribünleri bilen ve o atmosferi yaşayan insanların yönetmesi gerekiyor. Ama maalesef son dönemlerde baktığımız zaman her meslek dallarından futbola giriş var. Bu da Türk futbolunu biraz değil çok yaralıyor. Bana göre futbolu futboldan gelenlerin yönetmesi ve federasyonun da buna el atması gerekiyor.

Hedeflerimiz üst takımlarda, Süper Lig’de, milli takımlarda çalışmak. Ben alt liglerde, ikinci ligde, PTT Ligi’nde de çok çalıştım. Maalesef Türkiye’de şu an adamcılık en üst safhaya gelmiş durumda, bu da Türk futbolunu inanılmaz etkiliyor. Yapılan bir sürü yanlışlar var. Onun için de antrenörlükte ilerlemeniz zor oluyor. Biz buna rağmen mücadelemizi, savaşımızı bırakmayacağız. Şu an adamcılıktan fırsat kalmasa ve bizler geride kalsak da bu dönemler de gelir geçer. Türk futbolu futboldan gelenlerle beraber iyi yerlere gelecektir diye düşünüyorum.”

spot_img

SON YAZILAR

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR