Dönerden 30 milyon dolar çıkaran Maydanoz Döner’in hikayesi

Cuma Dağlı… Hayatının kararını vermesi kolay olmadı… Çok düşündü, geceleri uykuları kaçtı, hatta çevresindekiler bile “deli” gözüyle bakmaya başladı. Eşinin bileziklerini sattı, cebindeki bütün parayı günden güne borcu dağ gibi büyüyen 17 şubeli Maydonoz Döner’e yatırdı, ortak oldu. İlk yaptığı iş “sistem” geliştirmek oldu. Şirkette görev ve sorumlulukları, markanın standartlarını belirledi, sahaya inerek şubeleri tek tek denetledi. Kurallara uymayan 3 şubeyle vedalaştı. Yaptıkları kısa sürede etkisini gösterdi. İlk yıl 46 şubeye ikinci yıl 92 şubeye çıkarak büyüme rekoru kırdı. Bugün Maydonoz Döner, günlük 6 ton döner satan, yılda 30 milyon dolar ciro yapan bir şirket haline geldi… Türkiye’de, franchise sistemini en iyi uygulayanlardan biri olan Cuma Dağlı, Maydanöz Döner’in hikayesini ChefStory’de anlattı…

1988 yılında Aksaray’a bağlı Böget köyünde dünyaya gelen Cuma Dağlı, ailesinin çiftçi olması nedeniyle kendisini çocuk yaşta tarla işlerinin içinde bulur. Okuldan geldikten sonra koyun kuzu otlatmaktan çobanlığa, tarım ve hayvancılığın her çeşidinden çapaya kadar her işi yapan Dağlı, o günlerin kendisine ileride büyük faydalar sağladığını söylüyor.

İlkokulu köyünde okuduktan sonra 6’ıncı sınıftan itibaren ilçede yatılı okula giden Dağlı, şu anda bunun çok faydalarını görse de ilk günler çok zorlandığını hatırlıyor:

SESSİZ SESSİZ AĞLANIR YURTLARDA

“Anne yok, baba yok, yatılı okuyorsunuz ve her şeyi kendiniz yapıyorsunuz, kendi ayaklarınızın üzerinde duruyorsunuz. Yemekte çıkanı ‘ben bunu sevmiyorum, ben bunu yemeyeceğim’ deme gibi bir lüksünüz yok, yemezseniz aç kalıyorsunuz. Çarşamba günleri tavuk çıkardı, o bizim en mutlu günümüzdü. Şu anda bile hala yemek seçmem. Liseyi de Kayseri’de yine yatılı okudum, 300 kişilik bir yurtta kalıyorduk. İlk gecemde camın kenarına geçtim ve ağladım. Yurtta ilk defa kalan insanlar camın kenarına geçerler, diğer arkadaşlarının da görmemesi için dışarı bakarlar ve sessiz sessiz ağlarlar. Arkadaşın arkadan seslense bile dönüp bakamazsın, onlar da anlarlar zaten.”

İlk parasını lise yıllarında hafta sonları seralara giderek kazandığını belirten Dağlı, üniversitede de bir an önce mesleğe geçip para kazanmak için meslek yüksek okulu sınavına girdiğini ve kazandığını belirtiyor. Ancak belli sağlık şartlarından dolayı eleniyor ve sanki hayatın sonu gelmiş gibi hissediyor.

ÖNCE BEKÇİLİK SONRA ÜNİVERSİTE

Dağlı köye geri dönse de hiç bir şekilde orada kalmak istemiyor. Bir yakınının vasıtası ile Ankara’daki bir TIR otoparkında bekçilik yapmaya başlıyor. Orada 1.5 yıl kadar çalıştıktan sonra tekrar üniversite sınavına girip Eskişehir Osman Gazi Turizm ve Otel İşletmeciliğini kazanıyor. Orda da stajını hemen okulun karşısındaki bir otelde yapıyor, sonra da o otelde çalışmaya devam ediyor. Otele komi olarak başlarken, üniversite devam ederken yiyecek içecek müdürlüğüne kadar yükseliyor. Sonrasını şöyle anlatıyor:

“Üniversitemizde doçent hocalarımızdan bir tanesi ‘Cuma, okulun bitiyor, uluslararası bir markada çalışmak ister misin’ dedi. Bu beni çok mutlu etmişti. Bunu ilk olarak çalıştığım otelin sahibiyle paylaştım. ‘Abi ben iş görüşmesine gideceğim bana müsaade eder misin?’ dedim. Muhasebeyi aradı ve ‘Cuma’ya 500 TL harçlık verin iş görüşmesine gidecek’ dedi.

8.5 YILDAN SONRA KENDİ İŞİ

Gittim görüşmelerimi gerçekleştirdim, marka da sağ olsun kabul etti. O markada 8.5 yıl faaliyet gösterdim. Markaya gittiğimde ilk yaptığım iş, performansı en yüksek olan abiyi buldum. Tabi ki paçasına yapıştım. Dedim ki ‘abi bu işi bana öğret.’ Burası tamamen farklı bir dünya, franchise’a, operasyona başlıyordum. 5 yıl gece gündüz çalıştık ve çok güzel işler yapmaya başladık. 5 yıl sonra kendisi ayrıldı, şirketimizde profesyonel bir yönetici geldi. 3.5 yıl da sağ olsun o hanımefendi bana bildiklerini öğretti, marka yönetimi konusunda ciddi eğitimler aldım.

8.5 yıl faaliyet gösterdikten sonra belli bir noktaya geldim, donanımlarımı sağladım ve kendi ticaretimi yapmak için ayrıldım. Ayrıldığımı duyan ve daha önce beraber çalıştığım, o paçasına yapıştığım abi bana ulaştı. Dedi ki ‘ben böyle bir marka kurdum, şuralara kadar geldim, şöyle de bir borcumuz var. Sen gelirsen beraber sırt sırta geliriz, biz bu markayı toparlarız kardeşim.’

HERKES BANA MANYAK MISIN DEDİ

Dağlı önündeki zorlukları net olarak görse de teklifi kabul eder. Devamını şöyle anlatıyor:

“Ben bu işe karar verdiğimde, bana herkes sen dedi delisin, manyaksın, ne yaptığını biliyor musun, bu borcun altından kalkabilir misiniz dedi. Şirketin çok ciddi bir borcu vardı. Benim 10 yılda biriktirdiğim, hanımın bilezikleri, mülküm borcun sadece 10’da 1’ine tekabül ediyordu. Tabi ki burada eşimin de rızasını desteğini almam lazımdı. İnanın bir ay uyku uyuyamadım, çünkü kolay bir karar değildi benim için.

Ben her zaman şunu söylerim: Başkasının işinde kendi işin gibi çalışmaz isen ve yeri geldiğinde riski kabullenmezsen, hiçbir zaman kendi işinin sahibi olamayacaksın. Biz iki kişiyle bu işin altından kolay kolay kalkamayacağımızı biliyorduk. Daha önceden tanıdığımız, ticaretine güvendiğimiz iki abimizi daha kattık. Markaya 4 kişi ortak olduk. İlk olarak herkesin görev tanımını, departmanları belirledik ve bir yönetim oluşturduk. Sonra markanın standartlarını belirledik ve sahaya indik. Hazırladığımız standartların eğitimlerini bayilere tek tek verdik. Dedim şimdi eğitimi veriyorum ama bir ay sonra geldiğimde bu eğitimleri burada görmek istiyorum. 1 ay sonra bir çok bayi bunları uygulamaya başlamıştı. Bu da doğal olarak işlere yansıdı. 16-17 şubedeyken standartları yerine getirmediğinden dolayı 3 bayi ile yollarımı ayırmak durumunda kaldım.

Ama ileriye gidebilmemiz için ayak bağı dediğimiz bu şubelerden kurtulmamız gerekiyordu. Çünkü markayı doğru temsil etmiyorlar, standartları yerine getirmiyorlardı. Nitekim bir geri çekildik, tekrardan sıçrama fırsatı yakaladık. Bayilik görüşmesini bizzat kendimiz yapıyoruz, sözleşmeyi kendimiz imzalıyoruz, açılışa kendimiz gidiyoruz. Her açılışta ben tezgahın başına geçiyordum, ekmek kızartma ve sos standartlarını anlatıyordum. Kurdela kesileceği zaman önlüğümü çıkarıyorum, ceketimi giyiyorum, kurdelayı kesiyorum, sonra yine tezgaha geçiyorum. O zamanlar acaba hiç tezgaha geçmeden açılışına katılacağımız bayi olacak mı diye düşünürdüm. Şu anda şükürler olsun açılışına bile yetişemediğimiz bayiler oluyor.”

BAYİLER PARA KAZANINCA TALEP DE ARTTI

Markaya ortak olduktan sonra yaptıkları çalışmalarlarla bayilerin para kazanmaya başladığını anlatan Dağlı, “Bayilerin para kazanmasıyla beraber bize olan talep de arttı. Bizden bayilik isteyen herkesi önce kendi bayilerimize yönlendirdik, bayilerimizle görüşme yapan yatırımcılar tekrar bize geldiler. İşler büyümüştü artık. O dönemde franchise’ı ve operasyonu ben yönetiyordum. Tabi ki işlerin büyümesiyle beraber bunları birbirinden ayırdık. Orada yine alanında uzman, başka markalarda çok güzel işlere imza atmış 5’inci bir ortağı ailemize kattık ve operasyon departmanını arkadaşımıza teslim ettik. Bir taraftan borç öderken bir taraftan da kendi lojistiğimizi kurmaya karar verdik. 2 bin metrekare bir depo kiraladık. Sonra ilk aracımızı almaya 4 ortak gittik. İlk arabayı aldık ama nasıl mutluyuz, bir diğer ortak biniyor kornaya basıyor falan… Şimdi şirkete sevkiyat aracı alınıyor, sadece rakamlarda görüyorum satın alındığını böyle bir duruma geldik.” diyor.

YILLIK CİRO 30 MİLYON DOLAR

Geçen yıl 46 şubeden bu yıl 92 şubeye ulaştıklarını ve 27 şehirde faaliyette olduklarını söyleyen Dağlı, “Günlük 6 ton döner satışımız var. Ayda 1 milyon müşteri karşılıyoruz. Yıllık 30 milyon dolarlık bir ciroyu yönetiyoruz. Ortalama şubelerimizde 12-13 çalışanımız var. Merkez çalışanlarını da işin içine kattığımda 1200 kişiye istihdam sağlıyoruz. Ailelerimize, tedarikçilerimize, tedarikçilerimizin çalışanlarını tamamen kattığımız zaman Maydanoz Döner’le 5-6 bin kişiye dokunuyoruz. Sektörde bir çok marka var, yılların markaları var. Biz onların içerisinde bu sektörde bizim de olduğumuzu herkese duyurduk. Bunu başarmamızın tek nedeni bayilerin para kazanması. Bayiler para kazandığından dolayı bize referans oldular.” diyor.

HEDEF DÜNYADA BİLİNEN BİR MARKA OLMAK

Dağlı, Maydanoz Döner’in vizyonunu ise şöyle anlatıyor:

“Maydanoz Döner’in amacı aslında dünyada bilinen bir marka olmak. Biz vizyon olarak kaliteli ve standart hizmet anlayışıyla dünyada bilinen bir marka olmak için bir araya geldik. Bugün Türkiye’de hizmet veriyoruz, önce Türkiye’de bütün illerde olmak istiyoruz, daha sonrasında dünyaya açılacağız. Rusya’dan ciddi talepler oldu, orayla çok sıcak temaslarımız var. Avrupa’ya gittik. Almanya, Hollanda, Belçika buralarda görüşmeler gerçekleştirdik, fizibilite çalışmaları yapıldı. Şu anda Ortadoğu ile ilgili çalışmalarımız var. Maydanoz Döner gelecek yıllarda dünyada bilinen soslu döner sektöründe dünyada bilinen bir marka olacak.”

GİTSİNLER ŞUBELERLE GÖRÜŞSÜNLER

Şu anda 6 ortak olarak yola devam ettiklerini söyleyen Dağlı, “Bu işin ortaklıkla yapılabileceğini düşünüyorum. Çünkü ortaklarımız, şirketimizde faaliyet gösteren kişiler. Biz de her departmanın başında bir ortağımız var ama tek patron var, Maydanoz Döner. Maydanoz Döner ne derse o oluyor.” diyor.

Dağlı’nın gençlere veya yatırım yapmak isteyen herkese tek tavsiyesi var: “Markaları tercih etmeden önce lütfen ama lütfen gidip mevcuttaki şubelerle görüşsünler. Para kazanıyorlar mı, mutlular mı, iletişim kurabildikleri insanlar var mı… Bunlarla görüşmeden herhangi bir markaya yatırım yapmasınlar. Bu Maydanoz için de öyle. Önce git benim söylediğim rakamları sahadan teyit et, eğer doğruysa sonra gel diyorum. Çünkü yatırım maliyetini minimum gösterip karlılığı maksimum gösteriyorlar. Sözleşme imzalandıktan sonra iş işten geçmiş oluyor.”

spot_img

SON YAZILAR

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR