‘Sen memur olmayacaksın oğlum’ / Hamdi Akın’ın atölyeden başlayan hikayesi

Storybox /Özel Röportaj

Bulgaristan muhaciri bir baba ile Kayserili anneden başlayan bir hikaye Hamdi Akın’ın hikayesi. İlkokulda çekirdek, Tommiks-Teksas satarak başlayan ticaret hayatı halen devam ediyor. Belki de Türkiye’de şimdiye kadar en çok şirket satan işadamı. Kuruyor, büyütüyor, zamanı gelince hiç duygusal davranmadan satıyor. Çünkü ona göre kuranlar şirketlerin sahibi değil hissedarları ve aslolan satıp tekrar kurarak istihdam yaratmak. Hamdi Akın bir apartman dairesinde küçük bir atölyede başlayan ve milyar dolarlara ulaşan hikayesini Storybox’a anlattı…

BULGRİSTAN GÖÇMENİ TEKNİSYEN BABANIN OĞLU

Hamdi Akın Bulgaristan göçmeni teknisyen bir babanın yolunun Kayseri’deki uçak fabrikasına düşmesi ve oradan evlenmesi ile hayat öyküsüne başlıyor. Kayseri’deki uçak fabrikası kapanınca aile önce İstanbul’a arkadan da Ankara’ya geliyor. Kendisi İstanbul Fatih’te doğuyor ama asıl olarak Ankaralı. Çünkü neredeyse tüm hayatı orada geçiyor.

Ankara’da makine mühendisliği okuyan Hamdi Akın’dan babasının beklentisi hep kendi işini yapması olmuş. Bazıları gibi hazır üniversite bitirmiş gitsin devlet memuru olup hayatını kurtarsın diye düşünmemiş. Hatta ‘girer bir bankada memur olur’ diyen eşine ‘Niye öyle diyorsun, ne işi var bankada çalışacak’ cevabını vermiş. Zaten kendisi de “Memur olmayacağımı, bir devlet dairesine girip çalışmayacağımı biliyordum. ” diye anlatıyor ilk gençlik dönemlerini. Mezun olur olmaz projesini buhar kazanlarından vermesinin de etkisiyle küçük bir atölyede kalorifer kazanları, buhar kazanları ve ısı makineleri yapmaya başlıyor.

İLK ÇEKİNİ 21 YAŞINDA İMZALADI

Mezun olur olmaz iş hayatına girişimci olarak giren Hamdi Akın ilk çekini 21 yaşındayken, 1975 yılında imzalıyor. O sıralar kazanların bir fuel oil’e bir kömüre dönüşmesi Hamdi Akın’ın işlerini de hızlandırıyor. Aynı anda Eczacıbaşı ve Demirdöküm’ün de bayiliğini yapıyor. ‘Devamlı iş vardı, iyi para kazanıyorduk’ diye anlatıyor o dönemleri. 26 yaşından 36’ya, oradan da 46 yaşına kadar olan dönem Hamdi Akın’ın en yoğun olduğu zamanlar.  ‘İş yemeği olmayan bir gecem yoktu, tatile gittiğim zaman üzülürdüm.’ diye anlatıyor geçen yılları.

Yıllar geçiyor, küçük bir atölyede başlayan işler büyüyor, iş alanları farklılaşıyor. İnşaattan madene, turizmden özelleştirme ihalelerine, havalimanı işletmeciliğinden otomobil muayene istasyonlarına, otelcilikten restorant işletmeciliğine, konuttan deniz taşımacılığı sektörüne kadar genişleyen bir yelpazede hep Hamdi Akın’ın ve Akfen Holding’in imzası var. Hamdi Akın şöyle anlatıyor:

25 YILDIR DEVLETE MÜTEAHHİTLİK İŞİ YAPMADIM

“Biz farklı bir holdingiz, diğer holdingler gibi değiliz. Belli bir sektörümüz yok bizim. Biz inşaat sektörüyle çıktık, 1989’da Antalya havaalanını yaparak, havaalanı işine başladım. Havaalanı ve doğalgaz işini yapıyordum, alt yapı işini yapıyordum ve hepsini de devlete yapıyordum. Ama 97 senesinde müteahhitlik karnemi yaktım ben. Herkesin gözü önünde yaktım, bir daha da devlet işine girmeyeceğim dedim. Bütün teminat mektuplarımı bankalardan çektim ve o gün bugün 25 sene olmuş, parasını devletten aldığım bir müteahhitlik işi yapmadım. “

HAYALİM DE YOKTU HEDEFİM DE

Hamdi Akın iş hayatına girerken bir hayali var mıydı? Hani önce bir hedef koyun ve sonuna kadar o hedefin peşinde gidin diye bir ezber var ya, Akın pek onlardan değil. “Hiç hayal kurmadım, hedefim şu olur diye bir düşüncem olmadı. Ben sadece çalıştım, sadece mevcut işime, o günlük işime konsantre oldum. Çok uzun planlar asla yapmadım. Bir takım insanlar anlatırken işte önce hayal edin, sonra hayallerinizi gerçekleştirmenin peşinden koşun gibi falan der, biz herhalde yanlış yapmışız diye düşünüyorum ama bizde öyle bir şey olmadı. Konsantre olmaktan, hayal kurmaya fırsat bulamadık diyebilirim. ” diyerek anlatıyor.

ŞİRKET SATIŞINDA DUYGUSALLIĞA YER YOK

Hamdi Akın şimdiye kadar çok fazla sektörde var oldu. Şirketler kurdu, büyüttü ve sattı. Peki bir insanın evladı gibi olan bir şirketi satması kolay mı? Hamdi Akın bu konuda çok rasyonel, duygusallığa hiç yer bırakmayacak şekilde konuşuyor:

“Ben kimsenin yapmadığı kadar çok şirket alıp sattım. Çok azdı eskiden şirket alım satımı. Ben hatta o zaman şöyle bir şey söylemiştim, ‘Kızınızdan daha kıymetli bir şey var mı, insan kızını bile elalemin oğluna veriyor, soyadını değiştiriyor, evden uzaklaştırıyor, siz şirketinizi veremiyorsunuz böyle bir şey olabilir mi?’ Ben kızımı çok seviyorum, oğlumu da çok seviyorum ama yani hepsi ayrı aileler, ayrı yuvalar kuruyorlar. İster istemez birbirimizden kopmaya başlıyoruz.

Şirket dediğiniz nedir? Şirket dediğiniz sonuçta içeride çalışanların olduğu bir varlıktır. Biz onun hissedarlarıyız, sahibi değiliz. Hissedarlar hisselerini değiştirebilirler. Bu hisseler bugün benim elimde olur, yarın sizin elinizde olur, sonra bir Almanın elinde olur, öbür gün bir bakmışsın bir Çinli almış hisseleri. Ama çalışanlar kalır. Çalışanlar o şirketin varlıklarıdır, gerçek sahipleridir. O çalışanların daha iyi olması için hisse değişimi yapılması gerekiyorsa, bu yapılmalıdır zaten.”

ŞİRKETİ ALMAK DEĞİL SATMAK MESELE

Hamdi Akın’ın en mutlu olduğu an şirketin satış anı, alış değil. Nedenini de şöyle anlatıyor:

“Çünkü almak hep benim irademde oldu. Gittik, parayı bastık aldık. Ama satarken, satmak sizin iradenizde değil, alıcının iradesinde. Alıcıyı ikna etmek, alıcının elinde çekiyle sizin peşinizden koşuyor olması… Onu bitirip, imzalar atılıp, o çekin sizin hesabınıza geçtiğiniz zaman bence en mutlu, en başarılı gün. Bir şey satmak çok önemli, almak değil, almak çok kolay. “

İŞİNİN GİRİŞİMCİLİK OLDUĞUNU ÖDÜL ALINCA ÖĞRENDİ

Hamdi Akın asli görevini ‘hissedarları olduğu şirketlerde hisse devirleri yaparak para kazanmak, o parayla yeni şirketler kurup, yeni istihdam alanları yaratmak.’ olarak tanımlıyor. Akın’a göre girişimcilik de aslen budur. Akın, şöyle devam ediyor:

“Girişimciliği bir şeyi keşfetmek, bir şeyden para kazanmak olarak görmüyorum. İstihdam olarak görüyorum. Bir şirket 2 kişiyle başlıyor, 2 bin kişiye, belki 20 bin kişiye geliyor. TAV’da bir ara 50 bin kişi çalışıyordu. Ben sıfırdan satarak sermaye birikiminin olabileceğini gösterdim. 2006 yıllarında yılın işadamı, yılın girişimcisi, böyle üst üste ödüller aldım, popüler oldum. Girişimci olduğumu o zaman öğrendim. Ben girişimci olacağım diye ya da yılın iş adamı olacağım diye yola çıkmadım. Ama bana yılın en iyi girişimcisi sizsiniz dediler, ben o zaman ‘demek ben girişimciymişim’ dedim. Ben bunu girişimci olmak için yapmadım açıkçası, benim işim olduğu için yaptım, ben onları yapmak zorundaydım, Ben TAV’ı alıp büyütmek zorundaydım. TAV bir tek İstanbul Havalimanı’yla kalamazdı. Mutlaka daha değişik ülkelerde, yatırımları olan bir şirket olmalıydı. Yoksa çok basit bir yatırım olarak kalırdı. Arkasından gelen araç muayene istasyonları tamamen tarafımıza ait bir projedir ve bütün yapılanmasını biz gerçekleştirdik. Tüm Anadolu’daki insanlara bayilere, bizlere para kazandırdı. “

İŞİN SIRRI İTİBAR

Akın’a göre işin sırrı üç kelime ama üçü de aynı: İtibar, itibar, itibar. Akın, “Allah itibardan eksik etmesin diye bir laf vardır, çok önemli bir laftır, benim de mottomdur. Maalesef işadamlığının itibar birimi para oluyor. Halbuki yanında çalıştırdığı insan sayısı, kurduğu şirketler, verdiği ekmek sayısı olmalı. Bizim de artık itibar kazanmak için daha çok iş, daha çok ekmek, daha çok istihdam yaratmamız lazım. Bu şekilde itibarımızı kazanma yoluna gitmemiz lazım. Tabi itibarın en önemli şeyi verdiğiniz sözlerden asla geri adım atmamak, imzanızın arkasında durmak. Eğer bir yere imza attıysanız, bir sözleşme yaptıysanız, onu sonuna kadar ne pahasına kadar gerçekleştirebilmenizdir. Ben itibarı şu ana kadar öyle kazandım, eğer kazandığım bir itibar varsa tabi. ” diyor.

YENİ BAŞLAYANLARA ÖNEMLİ BİR TAVSİYE

Akın’dan yeni başlayanlara önemli bir tavsiye: “Kazanırsınız da kaybedersiniz de, önemli olan ona başlamak. Kazanacağım diye başlarsanız olmaz, ben bu işi yapacağım diye başlayacaksınız. O işi yaptığınız zaman onu piyasa değerlendirecek, artı mı eksi mi değerdir piyasa bilecek. Bu işten ben bu kadar para kazanacağım olmaz, o yanlış. Ben bu işi yapacağım, ben bu işi becereceğim olur.”

İş hayatına küçük bir atölyede başlayan Hamdi Akın, 2005’tan bu yana 10 milyar doların üzerinde iş yaptı. Şu anda Akfen olarak yoluna maden, sağlık, konut,  otelcilik, restorant işletmeciliği, liman ve enerji sektörlerinde 15 bin kişi ile devam ediyor.

spot_img

SON YAZILAR

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR