Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) tarafından düzenlenen 13’üncü Boğaziçi Zirvesi, 47 ülkeden gelen 1000’in üzerinde devlet adamı, siyasi lider, yüksek seviyeli devlet görevlisi, işadamı, akademisyen ve basın mensuplarının katılımı ile gerçekleştirildi. “Büyük Dönüşüm: Küresel Değişimin İtici Güçleri” temasıyla yapılan ve iki gün süren zirveye katılımın yüksek olması, aralarında Cumhuriyetin 100’üncü kuruluş yıldönümünün de bulunduğu gelecek toplantılara katılımın daha yüksek olacağı yönündeki beklentileri kuvvetlendirdi.
10-11 Kasım tarihlerinde İstanbul Conrad Otel’de gerçekleştirilen 13’üncü Boğaziçi Zirvesi, iki gün boyunca tüm dünyanın gözünün İstanbul’da olmasını sağladı. Toplantıların Atatürk’ün 84’üncü ölüm yıldönümü olan 10 Kasım’a tesadüf etmesi ile açılış Atatürk’e tahsis edilen bir oturumla başlarken, konuşmacılar Atatürk’ün dünyanın çok uluslu imparatorluklardan ulus-devletler sistemine geçişinde oynadığı kritik role dikkat çekti. Ayrıca Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’na önderlik ettikten sonra enerjisini barışçıl yöntemlerle dünya devletleri camiasında yerini alacak modern bir Türk ulus devleti inşa etmeye yönlendirdiği vurgulandı.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’İ SUÇLAMAK DEĞİL İYİLEŞTİRMEK GEREK
Boğaziçi Zirvesi’nin bu sene “Büyük Dönüşüm: Küresel Değişimin İtici Güçleri” teması ile toplandığını belirten Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) Kurucusu Cengiz Özgencil, dünyanın değişim baskısının sancılarını fazlasıyla hissetmeye başladığı şu günlerde katılımcıların ufuk açıcı konuşmalar yaptıklarını ifade etti. Dünyanın barış ve refaha meydan okuyan bir dizi gelişme ile ilgilenmek durumunda olduğunu söyleyen Özgencil, “Küresel yönetişim, küresel ekonomi, küresel güvenlik ve iklim krizi ciddi anlamda üzerine eğilmemiz gereken konular. Zirve katılımcıları da Birleşmiş Milletler’in küresel yönetişimin başlıca aracını temsil ettiği konusu üzerinde birleşirken, bu sistemin bir yandan dünyadaki güç dağılımında, diğer yandan insan ihtiyaçları hiyerarşisinde değişmeleri yansıtacak şekilde reforma tabi tutulması gerektiği düşüncesini ortaya koydular. Birleşmiş Milletler’i günümüzün sorunlarına çare bulamamakla suçlamak ve yeni bir küresel yönetişim sistemi aramak yerine, yüzyıllar süren arayışlar sonucu kurulabilmiş bu örgütün iyileştirilmesine çalışılması ortak görüş olarak öne çıktı” dedi.
Küresel ekonominin az sayıda toplum ve bireye büyük refah sağlarken, dünyanın büyük bir bölümünde yaşayanların yeterli beslenmesini, sağlık ve eğitim hizmeti almalarını sağlayamamasının herkesin malumu olduğuna işaret eden Özgencil, “Kapitalist sistemin halihazırdaki yapısının değişmesi, iktisadi sorunları aşmak için yeni yaklaşımlar benimsemesi ve sorumluluklar yüklenmesi gerekiyor. Zirvede de dile getirildiği üzere şirketlerin hedeflerini yeniden belirleyerek kar maksimizasyonunun ötesine geçmeleri artık zorunlu bir hal almıştır. Nitekim bazı şirketlerin bu yönde ilerlemeye başladıklarını görmek de umut verici.” diye konuştu.
ENERJİYİ BARIŞ İÇİN HARCAMALIYIZ
Zirvedeki oturumlarda Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın da konuşulduğunu kaydeden Özgencil, nükleer silah tehdidine karşı nasıl bir küresel güvenlik sistemi kurulması gerektiği konusunun da önem taşıdığını belirtti. Özgencil, şöyle devam etti:
“Çift kutuplu sistemin çökmesinden sonra kısa bir tek kutupluluk dönemi yaşanmış ve ardından uzun süren birçok-kutupluluğa geçme sürecine girilmişken, günümüzde yeniden iki kutuplu bir dünyaya dönme olasılığı ortaya çıktı. Şu sıralarda küresel güvenliğin nasıl düzenlenmesi gerektiği konusunda belirgin bir çözüm yolu oluşturulmamış olmakla birlikte, entelektüel enerjilerimizi bu sorun üzerinde yoğunlaştırmamız gerekiyor. Tüm katılımcılar, savaş korkusu yaşamaktansa, en parlak zekalarımızı, enerjilerimizi ve kaynaklarımızı bu meydan okumaya seferber etmemiz gerektiği konusunda birleştiler. Bunu başaramazsak, hepimizin korktuğu ve önlemek istediği yıkımla karşı karşıya kalabiliriz. Katılanlar, insanlığın büyük dönüşümü barışçıl yöntemlerle gerçekleştirecek kabiliyete sahip olduğuna, enerjilerini buna tahsis edebileceklerine ve böyle bir değişimin yaratacağı külfetleri paylaşabileceklerine inandıklarını ifade ettiler.”
Zirveye damga vuran bir diğer konunun da iklim değişikliği olduğuna işaret eden Özgencil, eğer iklim değişikliğinin sunduğu meydan okumaya çare bulunamazsa insanoğlunun 2050 yılında yeryüzünden silinmesi olasılığı ile karşı karşıya kalacağının toplantılarda vurgulandığını belirtti. Özellikle hava kirlenmesinin baş sorumlusu olan sanayileşmiş ülkelerin bu problemin çözülmesinde öncülüğü üstlenmesinin özel bir önemi olduğunu vurgulayan Özgencil, siyasi karar vericilerin bu sorunla hemen ilgilenmeleri konusunda ikna edilmeleri gerektiğini belirtti.
KATILIMIN DAHA DA ARTMASI BEKLENİYOR
13’üncü Boğaziçi Zirvesi’nin 47 ülkeden gelen 1000’in üzerinde devlet adamı, siyasi lider, yüksek seviyeli devlet görevlisi, işadamı, akademisyen ve basın mensuplarının katılımı ile gerçekleştirildiğine işaret eden Özgencil, toplantının Covid salgını sonrası yapılan ve hibrit nitelikte olmayan ilk toplantı olduğuna dikkat çekti. Kişisel katılımla sınırlı bu toplantıya iştirakin yüksek olmasının tüm dünya için umut verici olduğunu belirten Özgencil, bu yoğun ilginin aralarında Cumhuriyetin 100’üncü kuruluş yıldönümünün de bulunduğu gelecek toplantılara katılımın daha yüksek olacağı yönündeki beklentileri kuvvetlendirdiğini kaydetti.