Kapalıçarşı’dan astrolojinin zirvesine / Öner Döşer’in 2023 öngörüleri

Türkiye’de astroloji denilince ilk akla gelen isimlerden birisi, ‘hocaların hocası’ olarak tanınan Öner Döşer. Babası ünlü film yıldızı Önder Somer olan ve 20 yıl aile işinde Kapalıçarşı’da çalıştıktan sonra ani bir kararla bütün dükkanları devredip gönlünün sesini dinleyerek astrolojiye geçiş yapan Döşer, bu işlerin nasıl başladığını, aldığı eğitimleri, kimlerin astrolog olabileceğini, astrolojinin aslında ne olduğunu ve çok daha fazlasını bu videoda anlattı. Öner Döşer, 2023 ve sonrasına ilişkin Türkiye ve dünya ile ilgili öngörülerini, altın, gayrimenkul ve kripto piyasalar ile ilgili yorumlarını, öne çıkmasını beklediği sektörleri, yeni salgınlarla ilgili tahminlerini ve Rusya- Ukrayna savaşı ile ilgili beklentilerini StoryBox için değerlendirdi.

StoryBox / Özel Röportaj

Türkiye’de astroloji alanında ‘hocaların hocası’ olarak bilinen Öner Döşer’in hikayesi İstanbul’da başlıyor ve sonrasında Kapalıçarşı’da şekilleniyor. Dedesinin babasından itibaren yaklaşık 100 yıldır Kapalıçarşı’da dükkanları bulunan ve kuyumculuk işinin yanı sıra imalat da yapan yapan Öner Döşer’in Kapalıçarşı’ya ilk adım atışı 15 yaşında iken oluyor. Aile işi kuyumculuk olduğu için aslında onun da bu işi devam ettirileceği düşünülüyor. Yaklaşık 20 yıl boyunca aile işini devam ettirse de daha sonra ani bir kararla her şeyi bırakıp lise yıllarından bu yana gönül verdiği astrolojiye geçiyor.

Tabi bu Kapalıçarşı hikayesinin başlangıcı ve bitişi öyle iki satıra sığdırılabilecek bir hikaye değil. O yüzden biraz geniş anlatmak ve tekrar başa sarıp içerisine babasının da hikayesini ekleyerek Çarşı’ya ilk adım attığı yıllara geri dönmek isterim.

BABASI ÜNLÜ AKTÖR ÖNDER SOMER

Lise yıllarından itibaren Kapalıçarşı’da aile boyu kuyumculuk yapan Döşer ailesinden aslında ilk fireyi babası veriyor. Yakışıklı boylu poslu bir adam olan babasının hayali kuyumculuk değil, film yıldızı olmak. Ama tabi geleneksel bir aile olan Döşer ailesi bu fikre karşı çıkıyor. Hatta dedesi babasına ‘benim soyadımla film artisti olamazsın, ben Çarşı’da kimseye oğlu artist olmuş dedirtmem’ deyince babası da soyadını değiştirip film piyasasına 21 yaşında Önder Somer olarak giriyor. Hatırladınız mı Yeşilçam’ın bu yakışıklı jönünü?

Bu fotoğrafı görünce belli bir yaş üzerindekilerin çoğu hatırlamıştır. Evet, 21 yaşında büyülü dünyaya adım atan yeni soyadı ile Önder Somer, 17 yılda yaklaşık 300 filmde rol alıyor ve izleyicinin gönlünde taht kuruyor. Ama sonrasında başlayan sex filmleri furyası onu çok sevdiği sinemadan koparıyor. Bu furya geçtikten sonra çok sayıda teklif gelse de artık o sinema defterini kapatıyor ve Kapalıçarşı’ya tekrar dönüş yapıyor. Kapalıçarşı’da dükkanları toparlayıp işleri yoluna koyuyor ama 60 yaşında ise Sapanca’da geçirdiği bir trafik kazası maalesef onu aramızdan alıyor…

‘KAPALIÇARŞI ÜNİVERSİTESİ MEZUNUYUM’

Tekrar Öner Döşer’e dönelim… Döşer için Kapalıçarşı günleri o kadar önemli ki, başka bir üniversite mezunu olmasına rağmen kendisini Kapalıçarşı Üniversitesi mezunu olarak tanımlıyor. Çünkü orada çok değerli büyükleri ve onların nasihatlarıyla büyüyor, çok insan tanıyor. Ticaretin içinde yetişerek belki de en önemli şey olan, insan idaresini öğreniyor. İnsan idare etmek tam anlamıyla bier sanat aslında. Döşer babasının da çok iyi insan idare eden birisi olduğunu söylerken, bu yönüne de vurgu yapıp, ‘gerçek bir sanatçıydı’ diyor.

Kapalıçarşı’da sadece perakendecilik değil aynı zamanda toptancılık da yapan ve sık sık Anadolu’ya çıkan Döşer yaptığı işi, girdiği ortamları ve insanlarla münasebeti sevmesine karşın hep içinde ruhunun farklı bir şey istediğini duyuyor. Ruhunun istediği şey belli aslında, lise yıllarından bu yana gönül verdiği astroloji. İnternetin olmadığı ve bilgiye ulaşmanın çok zor olduğu bir dönemden bahsediyoruz. Dolayısıyla ulaşılan her bir bilgi kırıntısı çok kıymetli ve değerli. Aslında astroloji ile ilgili babasına ilk salvosunu üniversiteye hazırlanırken ‘ben astronomi yazacağım’ diyerek yapıyor ama babasının ‘sen tek erkek evladımsın, işletme yaz, iktisat yaz ama astroloji çok farklı bir alan. Burası Türkiye, NASA’ya gitmeyeceğine göre bu hayallere hiç kapılma’ demesi ve kendisini aile işine ikna etmesiyle hayallerini ertelemek durumunda kalıyor. Ama bu hayaller kuyumculuk yıllarında hiç peşini bırakmıyor. Boş zamanlarında yurtdışından kitaplar getirtiyor, makaleler buluyor, devamlı okuyor ve çalışıyor. Babasının 1997 yılındaki vefatı ise bir anlamda kendisi için fikren yeni bir yolun başlangıcı oluyor.

BÜTÜN DÜKKANLARI BIRAKTI VE ÇIKTI

O dönemi biraz da kendisinin ağzından dinleyelim:

“Ben aslında babam için oradaydım. Vefatından sonra benim orada olma sebebim kalmamaya başlamıştı. 2003 yılına kadar böyle gittik ama ben arada astroloji ile ilgili eğitimler de almaya başlamıştım. Artık ticaret benim için tatmin etmeyen bir noktaya varmıştı. Yoksa Kapalıçarşı’da dükkanlar bizim dükkanlarımız, çık diyen yok, kiram yok, yanımızda çalışanlarımız var, tabiri caizse patronluk yapıyoruz. Pek çok insanın istediği bir şey. Kapalıçarşı’da insanlar 5 metrekare bir yer bulayım diye uğraşırken, ben Kapalıçarşı’daki dükkanları kiraya vererek 2003 yılının haziran ayında çıktım. O vakte kadar öğrendiğim ve artık eğitimini tamamladığım astroloji profesyonel olarak yapmaya karar verdim.”

Döşer’in kendi çabalarının haricinde gerçek anlamda ilk astroloji eğitimi alması 1999 yılında oluyor. Tarihi hatırlatalım, daha aile işini bırakmasına 4 yılı var.

‘ÖNER ASTROLOG OLMAK İSTİYOR’

O dönem Türkiye’nin önde gelen astrologlarından biri olan rahmetli Hülya Koçak’a danışmanlık almak için gidiyor. Şöyle devam ediyor:

“Rahmetlinin 1999’un Mart ayında bir televizyon programında depremle ilgili bir tahmini olmuştu. Arkasından Hülya Hanım’ı ziyarete gittim, danışmanlık aldım. Bu konuda da kendisini tebrik ettim, başarılı bir öngörüydü. 99 yılı bir kez daha bu astrolojide bir şeyler olduğunu bende yakmıştı. 2001 yılı bir kez daha gittim. Bu kez yanımda eşim vardı. Eşim de danışmanlık aldı, bana geçtik. Benimle ilgili bir şeyler söylerken eşim dedi ki, ‘Biliyor musunuz, Öner astrolog olmak istiyor.’ Halbuki ben o güne kadar eşime hiç böyle bir şey söylememişim. Onu bırakın, kendim bile böyle bir şeyi aklımdan geçirdiğimi hatırlamıyorum. Hülya Hanım da gayet müşfik bir şekilde ‘Ne güzel olur, haritası çok müsait, biz de iyi bir meslektaş kazanmış oluruz. Eğer eğitim almak istiyorsanız Hakan Kırkoğlu’ndan alabilirsiniz’ dedi.

Öğrendik ki 2002 yılının Şubat ayında başlayan bir sınıf varmış. Ben de gidip eğitimler almaya başladım. Çok hızlı bir açılım oldu ve artık bundan keyif almaya başladığım anladım. 2003 yılında da Kapalıçarşı’nın 18 kapasından bir tanesi olan Çarşıkapı kapısından çıktım, çıkarken dönüp arkama baktım ve ‘buraya bir daha gelmeyeceğim’ dediğimi hatırlıyorum. Tabi sonrasında kira almaya gittik geldik, dostlarımız var ama iş olarak artık oradan ayrıldım ve akabinde profesyonel olarak bu işi yapmaya, dersler ve danışmanlıklar vermeye başladım. Tabiri caizse, ortada fol yok yumurta yokken bu işe atılıvermiştim.”

Öner Döşer astroloji dünyasına girdikten sonra özellikle ders vermeye ve bilgi paylaşmaya büyük özen göstermiş. Döşer, “İnsanlara danışmanlık verdiğimde, yurt dışında yurt içinde öğrencilerime bir şeyler anlattığımda müthiş tatmin oluyorum. Bunu hiçbir zaman ticarette almadığımı çok iyi biliyorum, o yüzden bulunduğum noktadan da çok mutluyum. ” diyor.

HERKES ASTROLOG OLABİLİR Mİ?

Peki insanlar neden astrolojiyi öğrenmek istiyor ve herkes astrolog olabilir mi? Bu soruyu şöyle yanıtlıyor:

“Tamamen kendisi için astrolojiyi öğrenenlerin yanında profosyonel astrolog olmak isteyenler de var, onlara tavsiyem mutlaka eğitim. Bizim astroloji okulundaki eğitimlerimiz üç sezon, üç yıla yayılıyor. Bazen bakıyorum, 3 ayda, 6 ayda astroloji öğretmeye çalışanlar veya bunu taahhüt edenler var ki son derece yanlış. Hem bunu bu kadar sürede yapmanız mümkün değil hem de demlenmek gerekiyor. Yani aldığınız bilgiyi oturtmanız gerekiyor, tecrübelerinizle de hayata geçirmeniz gerekiyor. Bazı öğrencilerimiz ‘biz üniversitede bu kadar çalışmadık’ diyor, çünkü üniversite sanki mecburen okuduğumuz bir şeydi, meslek sahibi olmak için. Astroloji çok daha keyif alarak yapılan bir şey. Eğitim alanlardan bazıları astrolojide çok iyi noktalara geldiler, başarılı astrolog oldular. Bazı meslektaşlarım farklı branşlardan da bilgi alırlar, finansal, politik, tıbbı, coğrafi, psikolojik astroloji vardır. Bazıları psikolog olup astroloji öğrenmeye gelir. Bazıları finansla beraber astrolojiyi yürütmek için gelir. Bazıları politik anlamda daha doğru kararlar vermek için gelirler.

PARA KAZANMAK İÇİN ASTROLOG OLUNMAZ

Benim öğrencilerime tembihlerimden bir tanesi şu; astroloji yaptığınız için para kazanabilirsiniz, bir değer üretiyorsunuz tabi ki hakkınız ama para kazanmak için astroloji yapmayın, ben böyle yapmadım. Ben bu işe son derece idealist bir şekilde girdim, ticareti bıraktım. Amacım para kazanmak olsaydı, Kapalıçarşı’yı bırakıp astrolojiye girmezdim. Pek çok Kapalıçarşılı esnafın ‘çılgın mısın’ dediği gibi kendime laf ettirmezdim. Ama ben başka yerlerde hüsrana uğrayıp belki de buradan para kazanırım ümidiyle astrolojiye girenlerin çok büyük hayal kırıklığına uğradığını gördüm. Sonuçta astroloji ilahi bir bilgidir, maneviyat vardır içinde. Kazanç elde edilmesin diye söylemiyorum bunu. Her şeyin bir bedeli var ama bunu çok metaryalistik tarafıyla yaptığınızda, manevi tarafı dışarıda kaldığında bence yolunuz çok açılmıyor.

Bana soruyorlar, ‘hocam astrolog olur muyum’ diye. Ben kimseye astrolog olursun, olmazsın demeyi tercih etmedim. Hele senden astrolog olmaz hiç demedim, haddimize düşmez. Bir de doğum haritasındaki üç tane bir şeyle olur olmaz diyemezsiniz. Farklı sahalar var, kimi insan belki finansal astroloji yapacaktır, kimisi benim gibi manevi tarafını öne çıkaracaktır. Ben 2 yıl evvel duyurduğum bir kararla astroloji danışmanlığını profesyonel olarak vermeyi bıraktım. İnsanlar kaçanı kovalar ya, normalde aldığım danışmanlık tekliflerinden 2-3 misli daha talep almaya başladım ama bıraktım dedim. Bu gerçektir, idealist iseniz bu alanda yaptığınız görülür ve insanlar peşine düşer. Materyalist iseniz bir süre sonra sizi anlar ve o zaman yakanızdan zaten düşerler.”

HEM YETENEK HEM DE ÇOK ÇALIŞMA

Peki astrolog olmak için çalışmak mı daha önemli yoksa yetenek mi? Onu da şöyle yanıtlıyor:

“Astrolog olmak için hem yetenek tabi ki gerekir ama hem de çok çalışmak gerekir. Bir kere tecrübe ile harmanlamadan sadece entelektüel bilgi ile ezbere bilgi ile bu iş olmuyor. Tecrübe kazanmanız için de bol miktarda danışmanlık vermeniz ya da dünya olaylarını takip etmeniz gerek. Ben oturup tarih çalışıyorum, içinde bulunduğumuz dönemin benzerleri ne zaman olmuş, oradaki olaylarla bir tahmin yürütüyorum. Çok çalışmanız gerekir. Danışmanlığı bırakmamın sebebi bu işlere vakit ayırmaktı, 7/24 çalışan bir adamım. Ama aynı zamanda her meslekte olduğu gibi astrolojide de yetenekler var. Ama bu yetenek bazılarının düşündüğü gibi sezgisel yetenek olmak zorunda değil, hani böyle bana bir ilham geldi falanca parti kazanacak, borsadaki kağıt prim yapacak, Fenerbahçe, Galatasaray’ı yenecek, şampiyon olacak… Bu değil, astroloji bu değil zaten. Oturup haritalar üzerinden çıkarımlar yaparak, analizler yaparak bir sonuca ulaşırsınız bir öngörüde bulunursunuz. Astroloji kehanet değil, öngörüdür. Burada da çok çalışmak gerekir yoksa yakalayamazsınız. Yetenek bütün bu aldığınız bilgiyi birleştirmenizi ve analiz yapmanızı sağlar. Analiz etmek bir yetenektir, yorumlamak da bir başka yetenektir. Kimisi çok iyi iyi analiz eder ama bunu dile getiremez. Kimisinin ağzı çok iyi laf yapar tabiri caizse ama çok iyi analiz etmemiştir. Bir yerde laf olsun torba dolsun bir sürü şey anlatır bakarsınız 1 saat konuşmuştur, içinden 10 dakika çıkar size. Kimisi de çok daha fazlasını anlatabilecek kadar çalışmıştır ve evet o zaman her bir satırını not alacağınız şekilde size bir bilgi aktarır. Ben direk bilgi paylaşan bir kişiyim. Öğrencilerimin de böyle olmasına çalıştım, bu da tabi ki yetenek istiyor.”

YENİ YILDA BİZİ NELER BEKLİYOR

Şimdi gelelim Öner hocanın yeni yılla ilgili öngörülerine… Türkiye’yi ve dünyayı neler bekliyor, hangi sektörler öne çıkabilir, avantajlı görünen yatırım araçları neler, Rusya-Ukrayna savaşı nasıl olacak, bizi bekleyen yeni salgın tehlikeleri var mı, önümüz açık mı yoksa zorlu mu? Burada genel bir giriş için sözü direk olarak kendisine bırakalım…

“Astrolojik açıdan, göksel konumlar açısından da çok önemli bir yıl. Bu yıl Mart ayında Pluton gezegeninin kova burcuna geçişini deneyimleyeceğiz. Pluton’un 20 yılda bir burç değiştirmeleri bazı gezegenlerle açıları tarihsel bazda büyük dönüm noktalarıyla bağlantılı olduğu için Plutonun burç değiştirmelerini astrologlar çok önemser. Pluton’un yay burcuna geçişi 1995 civarında idi ve hayatımıza internet girdi. 2008 yılında Pluton oğlak burcuna geçtiği yıldı, büyük ekonomik kriz patlak verdi. 2023 yılında Pluton’un kova burcuna geçişi ve sonrasında 20 yıl kova burcunda ilerleyecek olması, dünyada çok büyük reformların, büyük hükümet krizlerinin ve aslında rejim değişikliklerinin ortaya çıkacağı bir döneme işaret ediyor. Bu 20 yıllık genel bir yaklaşım. Bunun yan ısıra Satürn gezegeninin balık burcuna geçişini 7 Mart 2023’te deneyimleyeceğiz. Satürn’ün aynı burçtan geçişleri 30 yıllık döngülerle oluyor, Pluton’un 250 yıllık döngülerle oluyor. Çünkü Pluton’un Güneş etrafındaki yörüngesi daha uzun. Pluton’un bir evvelki döngüsü, yani 250 yıla yakın geri gittiğiniz zaman büyük Amerika Bağımsızlık Savaşı ve arkasından Fransız İhtilali ile bağdaşır. Bağımsızlık savaşları ve protestolar vardır, devrimler vardır ve demokrasi, insan hakları yönünde atılımlar vardır.

Satürn’ün balık burcundan geçiş dönemi, 30 yıllık periyotlarla geri gittiğimizde, 1994-97 aralığına bir evvelki de 1964-67 aralığına işaret eder. Orada da benzer bir şekilde yine hükümetlerin yaşadığı krizler, özellikle işçi direnişleri grevleri ve işçi hakları, daha evvelki döngülere baktığımızda kölelik köleliğin bitişi ve işçilerin haklarının verilmesi döngüleri vardır, kadın hakları vardır. Satürn gezegenin balık burcundan geçiş yapacağı dönemde, Neptün gezegeni de balık burcunda seyrediyor olacak. Bu ikisinin birlikte hareket ettiği geçmiş dönemlere baktığımızda, örneğin 1848 civarına baktığımız zaman kadın hakları ve arkasından patlayan kadınların haklarına daha fazla sahip çıkmaları döngüsü vardır.

2023-2026 arasındaki dönem kadın hakları, kadınların öne çıkması, insan hakları, hak hukuk ve herkesin eşitlik istediği, sosyalizmin çok ön planda olduğu bir dönem.

Buna benzer her dönemin kalitesi aynı değil ama benzer etkilerin ön plana çıktığını görüyoruz. Tabi Türkiyemizin tarihine de baktığımız zaman 64-67 arası, 94-97 arası buralarda neler oldu, baktığınız zaman 60’lı yıllarda Necmettin Erbakan, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Alpaslan Türkeş var. 94-96 civarına baktığımız zaman Recep Tayyip Erdoğan’ın öne çıktığı, belediye seçimlerini kazandığı 1994 yılı var, Refah Partisi’nin seçim kazandığı 1995 yılı var. Sonra koalisyon oluşturulmaya çalışıldığı ve taşların yerine oturmadığı denemeler var. Bunlara bakarak bu önümüzdeki dönemi takip edebilirsin ama öngörmek için dönüp tarihi de çalışıyorsunuz.

Bu yıl en öne çıkacak olan konular Türkiyemiz için yargı, yargı ve siyaset ilişkisi, yargıya intikal etmiş konular ve davalar olacak. Bu çok önemli. Buralardaki gelişmeler, hak, hukuk, adalet konuları en büyük konumuz olacak. Bu arada böyle olacak diye sonuç belirterek konuşmuyorum, çünkü bu gezegensel etkiler varken, bizlerin nasıl tepkiler verdiği, yetkili kişilerin yetkilerini nasıl kullandığı, konuları nasıl değerlendirdiği önemli. Dolayısıyla biz insanların ne yapacağını ve nasıl seçimler yapacağını bilemeyiz, yetkilerini nasıl kullanacaklarını bilemeyiz, sadece en iyi şekilde yapacaklarını umut edebiliriz. İşbirlikçi bir bilinci istiyoruz bu dönem çünkü Türkiyemiz çok zorlu bir dönemden geçiyor, dünya da öyle.”

SAVAŞTA TEMMUZ AYINA DİKKAT!

Öner Döşer’in önümüzdeki yıla ilişkin en dikkat çektiği konulardan birisi ekonomi. Dünyada var olan resesyon nedeniyle 2023 yılında stagflasyon, yani düşük büyüme yüksek enflasyon, terimininin çok daha sık telaffuz edileceğini düşünüyor. Üstelik kendi öngörüsüne göre dünya genelindeki bu durum bugünden yarına geçecek bir şey değil. 2023 özelinde ikinci yarının ilk yarıya göre daha zor olacağını düşünüyor. Aynı anda devam eden Rusya-Ukrayna savaşına da şu sözlerle dikkat çekiyor:

“Vladimir Putin’in, Rusya’nın ve Zelenski’nin astroloji haritasını takip ettiğimizde, savaşın devam etme olasılığının yüksek olduğunu görüyoruz. Putin’in bilhassa temmuz sonundan itibaren girdiği yeni döngüde daha agresif, daha fazla sonuca gitmek isteyen bir durumda olacağını ve bunun da ekonomiye yansıyacağını tahmin ediyoruz. Gıda ve enerji krizinden bahsediyoruz, bunlar 2023’te de önümüzde olacak.”

Döşer’e göre Çin bu yılın öne çıkan aktörlerinden bir tanesi ama oradaki salgın ve halkın protestoları, ayağa kalkışları var. Çin liderini zor zamanlar bekliyor olabilir. Demokrasi isteğiyle özellikle bu protestolar 2023-24 yıllarına yayılıyor. Dünya genelinde de protestolar, ayaklanmalar ve toplu grevler gözüküyor. Döşer şöyle devam ediyor:

“İran bu yılın yine öne çıkan bir diğer önemli aktörü, 21 Mart’ta giren yeni yıl haritası ki onlar için Nevruz. Orada da çok büyük kışkırtıların olacağını, bilhassa kadın hakları yönünde, kadın hakları ile ilgili döngüler gözüküyor. Joe Biden’ın sağlığıyla ilgili, özellikle zihinsel sağlığı manasında sıkıntılar var. Zaman zaman Kavala Herris’in görev üstlenmesini gerektiren durumlar olasıdır. Bu dönemde özellikle demokrasi kavramının, işbirliğinin, ortak akılın, küresel bilincin yükselmesi gereken bir dönemdeyiz. Eğer ortaklaşa çözümler bulamazsak, dünya ülkeleri olarak bir çöküşün mimarları olabiliriz. Ama eğer işbirlikçi bilince dönersek 2026 sonrası itibaren çok ümitliyim. Hükümetler otokratik ve totaliter yönetimlere devam ederlerse çok ciddi krizlerle karşılaşacaklar, daha işbirlikçi, daha takım olmayı bilen, birlikte hareket etmeye yönelik liderler dönemine gidiyoruz.”

DÜNYAYI ZORLU YILLAR BEKLİYOR

Döşer’e göre Pluton’un kova burcunua geçişi, Pluton bilimsel konularla ve teknoloji ile çok alakalı olduğu için, alternatif enerji sistemleri ve alternatif tarım yöntemlerinin de çok ön plana çıkacağı yıl olacak. Döşer, şöyle devam ediyor:

“Ben diyorum ki, daha iyiye gitmek üzere zorlu, sarsıcı bir dönemden geçiyoruz. 2026’dan daha sonra küresel işbirliğine biraz daha iten ve 2033’lere kadar giden bir dönem göreceğiz. Bence işbirlikçilik bilinci mecburen gelişen bir dönem olacak. Çünkü bu işlerin altından kalkmak için insanların, hükümetlerin, devletlerin, birbirine ihtiyacı olacak. Ama o vakte kadar, önümüzdeki 3 yıl hayli sıkıştırıcı ve her bir kriz döneminde yeni bir enerji ortaya çıkmış. Bakıyorsunuz birinci Dünya savaşı, kömürden petrole geçiyoruz. İkinci Dünya Savaşı, nükleer enerji ortaya çıkıyor. Şu anda da bir savaş var ve enerji krizi yaşıyoruz. O zaman buradan da nükleer füzyon gibi yeni bir enerji türü çıkabilir.

Jeotermal enerjiye de daha fazla ağırlık verilebilecek bir döngü olacak. Özellikle elektrik, elektronik anlamda gelişmeleri kova burcu temsil ettiği için, elektrikli arabaların ne kadar yaygınlaştığını gördük. Daha da büyüyecektir. Tabi çip problemi gibi, üretimde hammadde tedariğinde zorlanmalar gibi temalar 2023’te de karşımızda olacak. Ama yine de bu elektrikle ilgili gelişmeler, özellikle elektriğe dayalı yeni sistemler, dijitalle ilgili bütün platformlar gelişecek. Dijital pazarlama, dijital danışmanlık, yönetim danışmanlığı gibi alanlar ve bilgisayarlara bağlı sistemler ve data çağındayız. Zamanımızın en büyük yatırım aracı, yani eskinin altını bugün veri. Veri her şey, şu anda herkes veriye yatırım yapıyor. Dolayısıyla veri biriktirmenin giderek öneminin artacağı bir dönemdeyiz.”

ALTIN VE GAYRİMENKUL YATIRIMLARI ÖNEMLİ

Öner Döşer, astrolojiye göre önümüzdeki yıllarda altın ve toprağa yapılan yatırımın getiri sağlayabileceğini düşünüyor. Tabii ki ‘bu asla bir yatırım tavsiyesi değildir’ diye de ekliyor:

“2023 yılının ilk yarısında özellikle metal, metale yatırım, metalden kazanç ve bütün metalle ilgili işler, ısıyla yapılan işleri de buna dahil edebiliriz, öne çıkabilir. Altın zaten bence önümüzdeki dönemin en önemli yatırım araçlarının başında geliyor. Benim şöyle bir düşüncem var ve bunu sıkça dile getiriyorum; altına dayalı endekse geri dönüş dönemi var önümüzde. 1930’lu yıllarda başlayan ve Amerika’da başkan Nixon döneminde kaldırılan altına dayalı endekse dönüş için 2026 yılına dikkat çekmek isterim.

KRİPTO PARALARDA ÇÖKÜŞ OLABİLİR

Kripto paralarla ilgili olarak ise, geçen yıl bazı tahminlerimiz vardı ve tam oralarda kırılmalar yaşadık. Mayıs ve Kasım aylarında iki tane önemli güneş ve ay tutulması vardı. İki yerde de dönüp baktığınızda çok ciddi tribülanslar yaşadık. Hatta 2022’de bir ay tutulması vardı, 8 Kasım 2022. Çok büyük bir kırılmanın olduğunu görürsünüz, bir nevi çöküş. 2023’te de özellikle Mayıs ve Ekim’e, hemen arkasından Kasım’a dikkat çekerim. Benzer şekilde çöküş tarzında şeylerle karşılaşabiliriz, dikkat etmek lazım. Ama kripto ile dijital parayı ayırırsak, dijital paraların Jüpiter ve Uranüs kavuşumuyla özellikle 2024 yılının ilk yarısında hız kazanarak, devletlerin, kurumların, bankaların kendi dijital paralarını çıkaracaklarını sanıyorum.

2024’ün nisan mayısı gibi Bitcoin’le ilgili pozitif yönde gelişme olabilir.

Gayrimenkul sahasında arsa ve bilhassa tarım ziraata uygun arsalar bence çok daha isabetli olacaktır. Her ne kadar gayrimenkul balonu bazı ülkelerde patlasa da Türkiyemizde gayrimenkul fiyatlarının bir düşüş yaşayacağını düşünmüyorum. Zaten bir talep var, yeterince arz yok. Ama yapay zekanın kullanıldığı türde ekilip, biçilebilecek tarzda toprağa yatırım yapanların özellikle 2024 yılında onun karşılığını alabileceğini düşünüyorum. Bir yatırım tavsiyesi olarak değil, bir astrolog fikir veriyor, beyin fırtınası yapıyoruz.”

SALGIN RİSKLERİ SÜRÜYOR

Öner, son 2 yıla damga vuran salgınlarla ilgili riskin ise devam ettiğini söylüyor:

“Önceki salgın, güneş patlamalarının minimumda olduğu, güneş lekelerinin az olduğu, yer manyetik alanının zayıf olduğu ve dış uzaydan gelen kozmik zararlı ışınlara açık olduğumuz bir 40 günlük döngünün ardından patlak verdi. Çünkü böylesi dönemler gece hayvanlarının uyku düzenini bozuyor ve yarasalar başta olmak üzere, hayvanlardan insanlara geçen hastalıklar artıyor. O yüzden eskiden bunu veba olarak nitelendirmişler. Biliyorsunuz yarasalarla başladı bu olayların ortaya çıkması. Şu anda biz güneşin maksimum dönemindeyiz ama aşırı güneş aktiviteleri de bazı salgınları tetikleyebiliyor. Çin astroloji haritası çok dikkatimizi çekiyordu, şu anda Çin’de salgın var. Ama Çin’le sınırlı kalmayacak, yayılacaktır. Bir diğeri özellikle buzulların erime dönemi, suların yükselmesi gibi riskler var. 2023-26 yılları arasında bu hızlanacak diye düşünüyorum. Böylesi dönemlerde o buzulların altındaki yığınlar ve oradan yayılabilecek virüsler, bakteriler, o tarz durumlardan bahsediyorum. Bu da bir başka yolu virüslerin yayılmasının ve bunlar birer risk olarak karşımızda duruyor. Satürn’ün balık burcundan geçiş döneminde bunlar olasıdır. Suyla gelen, sularla, denizlerle gelen, buzulların erimesiyle gelen bu tür şeylere dikkat.

Bu yıl içinse tifo, çiçek hastalığı gibi Jüpiter gezegeninin güneşe yakın geçişiyle bağdaşan, ki Ocak 2023’te bunu deneyimleyeceğiz, risklere karşı uyarmak isterim.

Öte yandan göçmenler meselesine de dikkat çekmek isterim. Yıllık haritalara baktığımızda karşımızdaki en önemli meselelerden biri olacak. Özellikle 21 Mart’ta gelen yıllık astroloji haritasında çok var. Seçime kadarki dönemde neler yapılabilir bilmiyorum ama seçim sonrasında da eğer bazı vaatler tutulamazsa, bu ciddi bir strese sebep olabilir. Özellikle ekim ayı dikkat çekiyor.”

spot_img

SON YAZILAR

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR