StoryBox’ın bu haftaki konuğu çok başarılı bir kadın girişimci olan Ayşegül Taşkıran. Hatay’da Suriye sınırındaki Yayladağı’nda doğan ve büyüyen Taşkıran’ın kendisine sorduğu ‘kuruttuğum defne yapraklarının saplarını ne yapacağım’ sorusu sadece kendisinin değil belki de bir ilçenin kaderini değiştirdi. Bu sapları pelet yakıtına dönüştürüp bir fabrika kuran Taşkıran, sıfırdan başladığı hayat hikayesinde şu anda kendi emeğinin bütün dünyadan talep görmesinin keyfini yaşıyor. Kömürden yarı yarıya ucuz ve tamamen doğal bir yakıt olan peletin çok önemli bir alternatif enerji olduğunu söyleyen Taşkıran, kendilerinden sonra 50 tane fabrika kurulduğunu ve şu anda siparişlere yetişemediklerini belirtiyor. Taşkıran, ailesinin ve Defne Pelet’in hikayesini Storybox’a anlattı.
1992 yılında Hatay’ın Suriye’ye sınır Yayladağı ilçesinde doğan Ayşegül Taşkıran’ın üniversiteye kadar tüm hayatı ilçesinde geçer. Bulundukları ilçedeki dağın ardının Suriye olduğunu
söyleyen Taşkıran, orta öğrenimini bölgede tamamladıktan sonra üniversite için Konya Selçuk Üniversitesine gider ve burada Adalet Meslek Yüksekokulunda okur. Ardından Anadolu üniversitesi’nde İktisat Fakültesi ile eğitim hayatını tamamlar.
5 kız kardeş olan Taşkıran Ailesi, her ferdi ile çalışıp geçinmeye çalışan bir aile. Herhangi bir işletmenin olmadığı ilçede genelde günübirlik çalışıp günübirlik para kazanıp yaşıyorlar.
Geçinebilmek için ailenin her ferdinin çalışmak zorunda olduğunu ifade eden Taşkıran, okuldan sonra başta defne yaprağı olmak üzere bitki toplayarak toptancılara sattıklarını ve kazandıklarını ailenin geçimini sağlaması için babasına verdiklerini söylüyor. Taşkıran, şöyle devam ediyor:
“Biz bu aromatik bitkileri toplayıp satarak geçimimizi sağlarken gün geçtikçe bu bitkileri toptan olarak alıp kurutma işlemine başladık. Benim girişimcilik konusunda örnek aldığım kişi babam Abdurrahman Taşkıran’dır. Zamanla biz kendi ilimizin potansiyel bitkisi olan defne yaprağını kullanmayı ve bunu değerli bir şekilde kurutmayı öğrendik. Çok küçük çaplı başladık. Küçük bir arazimiz vardı ve biz bu arazide naylonlar üzerinde yaprakları kurutmaya başladık. Her zaman söylerim, babamın ilk işçileri, 5 tane kızı olan bizleriz. Daha sonra üstüne katarak sera sistemine ve ardından otomatik kurutma fırınlarına geçildi. Ama bu dediğim 15 yıl içerisinde oluştu. oluştu zaten.
Gün geçtikçe defne yaprağını kurutma kapasitemiz arttı. Yani bir yıl 5 ton üretiyorsa ikinci yıl atıyorum artık 10 ton kurutmaya başladık. Çünkü talepler o yönde olmaya başladı. Ama biz çok çok sonra anladık ki aslında bu 10 ton kurutmuş olduğumuz defne yaprakları, bizim için 10 ton da defne dal atıkları oluşturmaktaydı ve biz artık bunları nereye koyacağımızı şaşırmış hale gelmiştik.
Eğitimi tamamlamıştım, tekrardan memleketime dönmüştüm. Tam da o arada ne yapıp ne yaparımı düşündüğüm zamanlarda, acaba dedik bu defne dallarını biz nasıl değerlendirebiliriz? Araştırmaya başladık, dal atıklarından ne yapılabilir diye. İşte biokütle yakıtı olan pelet yakıtıyla biz o zaman bu bilgisayardan, kitaplardan tanıştık. Ama nasıl yapacağımızı, ne yapacağımızı bilmiyoruz. Biz internete girdiğimizde ve bu dalların bir alternatif enerjiye dönüştürüldüğünü gördüğümüz zaman çok şaşırdık ve buna potansiyelimizin uygun olduğunu gördük.
Bunun araştırmalarını yaparak öncelikli olarak Ankara’da bir presleme makinesi yapan bi yer bulduk. Defne dalları ile oraya gidildi ve bizim atıklarımızın preslemeye uygun olup olmadığını test edildi. Daha sonra orada çok az da olsa pelet yakıtının presle indiğini gördük ve bu şekilde bir girişim bu başlatmış olduk.”
Pelet yakıtı, ormansal atıkların öğütülerek yüksek sıcaklık ve basınç altında preslenmesi ile elde edilen bir çeşit katı yakıt türü. Buna defne ağacıyla başladıkları için markayı Defne Pelet olarak belirliyorlar. Defne dal attıklarını öğütüp presleyerek bir çeşit kat yakıt alternatifi oluşturarak hem çevreye katkı sağlıyorlar hem de alternatif bir yakıt oluşturuyorlar.
Defne olmasının amacı ise kül oranının daha düşük ve kaloriferin derecesinin yüksek olması.
Taşkıran şöyle devam ediyor:
“O çıkan pelet yakıtlarını analize göndermek istedik. Zaten orası benim dönüm noktamdı. Analiz sonuçları geldiği zaman bu işi yapmamız gerekiyor dedik, çünkü kilo oranı daha düşük, kaloriferik derecesi Avrupa’daki pelet yakıtlarına çok yakın. Kömür gerçekten çok zararlı bir fosil yakıt. Doğada bulunan hammadde boşuna gidiyor. Bu güzel bir alternatif olacaktı ve o dönemdeki araştırmalarımda çoğu Avrupa ülkesi artık karbon salınımını düşürmeye yönelik çalışmalar yapıyordu. Araştırmalarım sonucunda öğrendim ki karbon salınımı en düşük olan katı yakıt çeşidi pelet yakıtı.
Avrupa zaten 1970’lerden bu yana kullanıyor bu yakıtı. Türkiye’de ilk girişimlerden biriyiz biz. Bu alternatif bir enerji ve gerçekten doğaya hiçbir şekilde zarar vermeyen bir ürün.”
Taşkıran, Defne Pelet’i 5 yıl öncesinde 2 milyon TL’lik bir yatırımla hayata geçirdiklerini belirtirken babasının katkısına bir kez daha vurgu yapıyor:
“Babamın ismini tekrar söylemek istiyorum, çünkü gerçekten çok büyük emeği var. Abdurrahman Taşkıran, zaten normalde defne yaprağı işletmesi var. Kendisi benim hep girişimci olmamı, ticaretle ilgilenmeme isterdi ve o dönemde de bu isteğimi desteklemiş oldu. En büyük destekçim burada babamdır. Zaten hiçbir konuda desteğini esirgemedi o anlamda benden. Ve dedik sonucu kötü olsa bile denemedik demeyeceğiz. Biz bu işi yapacağız çünkü bizim buna potansiyelimiz de var, isteğimiz de…”
Defne Pelet’i kurarken etrafımdan pek destek görmediğinin altını çizen Taşkıran, “İlk başta engelleyenlerin hepsi şu an takdir ediyor. Hepsi yanıma gelip farklı ne yapabilirim diye soruyor. Bir kadın olarak ben ne yapabilirim? Çünkü bu noktada da, hem bulunmuş olduğum ilde hem de birçok noktada aslında kadınlara da cesaret vermiş olduk. Bu gerçekten zor bir iş ve bir kadın olarak üstlenip devam ettirmek, üstünden bir başarı elde etmek birçok kadına cesaret vermiş oldu.
Daha isimlerini bile tanımadığım insanlardan çok telefon alıyorum. Her yerden arıyorlar, ‘sizin videolarınızı izledik, biz de girişimci olmak istiyoruz, siz bize ilham oldunuz’ diyorlar. Çok fazla öğrencinin yüksek lisansında konu oldum ve onlara bu konuda yol göstericilik yaptım. Bizim Defne Pelet’ten sonra yaklaşık 50’ye aşkın fabrika kuruldu. Bu kadın yaparsa biz de yaparız diye bir algı oluştu. Bu benim çok hoşuma giden bir tabir değil aslında. Çünkü bunun kadınla erkekle alakası yok. Tamamen titizlikle ve özveriyle sürdürülebilir bir şekilde çalışılması gerektiğini düşünüyorum.” diyor.
Defne Pelet’i ilk kurduktan ve bu işe inandıktan sonra Türkiye’de pelet yakıtı dendiği zaman akla gelen ilk isim olma gibi bir hedef koyduklarını anlatan Taşkıran, şöyle devam ediyor:
“Bu benim 5 yıl önce söylemiş olduğum bir cümleydi ve kendi ilçemde kömür kullanılmayacak demiştim. İtalya pelet yakıtının ilk başladığı yer. Ne zaman ki kendi markamızla İtalya’ya ben ürünlerimi gönderebilir isem o zaman diyeceğim ki ben bu işi başardım. Ve çok şükür ki 2021’in Ağustos döneminde İtalya’ya kendi markamı ürünlerimi de gönderdim. Bunun yanında Türkiye’nin her yerinden arıyorlar ve ürün gönderiyorum onlara.
İnanılmaz bir mutluluk bu gerçekten bunun tarifi yok. Aslında burada amaç çok fazla pelet satmak değil. Üretmiş olduğun şeyin, ya o benim alın terim, alın terimin bu kadar kilometrelerce uzaklara gidebilmesi, oradaki insanların da ihtiyaçlarını gidebilmesi, o mutlulukla, o heyecanla sürekli bir şeyler yapmak istiyorsun. Sürekli üretmek istiyorsun. Durağanlık diye bir şey yok girişimcilikte zaten. Sürekli her gün kendine yeni bir şey katman gerekiyor.
İtalya’dan Almanya’ya, Finlandiya’dan Lübnan’a kadar çok fazla ülkeye ürünlerimizi satabildik. Dünyanın birçok yerinde, bizim o sınır bölgesinde üretmiş olduğumuz ürünlerimiz kullanılmaya başlandı. Bizim için asıl başarı, o bir zamanlar bir paket sağlamadığınız ürünlerimizi şu anda ön siparişle çalışıp üreterek satıyor olabilmemiz. Şu anda 1500 metrekare kapalı alanımız 1000 metrekare de açık bir açık alanımızda günlük 20 tonluk bir üretim yapıyoruz ama acaba fabrikamızı büyütsek mi diye de düşünmeye başladık. Çünkü çok güzel bir taleple karşılaştık.”
Çok temel bir ihtiyaca biz hizmet verdiklerini anlatan Taşkıran, dünyada ve Türkiye’de pelet yakıtına büyük bir ihtiyaç olduğunu söylüyor. Taşkıran, “Benim üretimim bulunduğum ilçeye dahi yetmez. Bu keyfi bir şey değil, ısınma yani yeme içme, barınma ve ısınma ısınma çok önemli bir ihtiyaç ve insanlar artık alternatif peşinde. Bana göre pelet yakıtının her anlamda tercih edilmesi gerekiyor. Çünkü doğaya tamamen faydası var. Atık malzemeler kullanılıyor. Ayrıca yüzde 99 enerji verimliliğine sahip. Bu da çok az miktarda külün çıkması demek. Bu arada o kül bile bitkilerde organik gübre olarak kullanılabiliyor. Fiyat olarak da kömürden yüzde 50 daha ekonomik bir yakıttır. Tamamen faydası olan bir ürün.” diyor.
Peki baştan uca üretim prosesi nasıl oluyor? Onu da şöyle anlatıyor:
“Pelet yakıtı, çam ağacından, defne ağacından, ormanda atık olan ürünlerden, yani aslında toprağın üzerinde atık durumda olan malzemeden olur. Biz öncelikle toprağın yükünü almış oluyoruz.
Bu kozalaklar, küçük dallar orman yangınlarına da sebep oluyor. Biz atık olan malzemeleri alıp orman üstündeki bitki örtüsünü temizlemiş oluyoruz ve bu atıkları kendi prosesimizde önce kırıyoruz. Daha sonra belli sıcaklık ve belli nem oranlarında toz talaş haline getiriyoruz. Yüksek sıcaklıkta presliyoruz. Preslediğimiz için kaloriferi derecesi yüksek olmuş oluyor. Ve üretim yaparken hiçbir şekilde kimyasal bir bağlayıcı kullanmıyoruz. Bu tamamen doğal ortamda sadece sıkıştırma yoluyla elde edilen bir çeşit katı yakıt. 5 kilogramlık bir odunun kapladığı alanı düşünün. Biz onu bir avuçluk alana indiriyoruz. İkisi de aynı ısıyı veriyor. İlk yanma ve sönme dışında hiçbir şekilde dumanı çıkmayan bir ürün. Alev alev yanar ama dumanı olmaz. Karbon salınımı tamamen sıfıra yakın bir derecede.
Pelet evsel ısınmada ve endüstriyel ısınmada şu an yoğun olarak kullanılıyor. Kendi bölgemizdeki mesela mandıralar, ekmek fabrikaları, çiftlikler, oteller bu ürünü tercih ediyor. Aynı zamanda bireysel tüketicilere varana kadar biz veriyoruz.”