Turizm sektörünün önde gelen isimlerinden Prontotour’un sahibi Ali Onaran, Kapadokya’da halı satarak ticarete atıldı. Ardından turist rehberliği sınavına girdi ve kazandı. Ama bu hiç de kolay olmadı. Çünkü sınav saatini kaçırmıştı. Hocalarını ikna etmeyi başarmış ve bir köşede sınava girerek “rehberlik vize”sini almayı başarmıştı. Hayatının kırılma anı belki de oydu. Artık diplomalıydı. Önce Miltur daha sonra Prontotour’da çalışmaya başladı. 2001 krizinde Prontotour’u satın aldı ve her geçen gün büyüdü. Günümüzde “Türkiye’yi tatile çıkaran adam” olarak bilinen ve “İnsanları Antalya fiyatına Maldivler’e götürüyoruz” diyen Ali Onaran’ın hikayesi Storybox’ta…
1965 yılında Edirne Uzunköprü’de doğan Ali Onaran, küçük bir kasabada geçen çocukluğunun ardından ilkokulu bitirip İstanbul’a gelir. İtalyan Lisesi’ni kazanan ve kendisini bir anda bambaşka bir dünyanın içerisinde bulan Onaran’ın mega kente uyum sağlaması çok da uzun sürmez. Liseden itibaren okul gezileri düzenleyerek turizme de ilk adımını atar.
Üniversite yıllarında ise İtalyancasının avantajını kullanarak Kapadokya’ya gider ve turistlere halı satmaya başlar. Kapadokya’da olduğum dönemde rehberlik sınavlarına da girerek profesyonel rehber kokartı almaya hak kazanır.
Bir süre İtalyan turistlere rehberlik yapan Onaran, daha sonra sahadan ofise geçmeye karar verir. 1996 yılından 99’a kadar o dönemin en önemli acentalarından biri olan Miltur’un müdürlüğünü yapar. Miltur kapandıktan sonra ise Prontotour macerasının temelleri atılır.
O dönem çok küçük bir şirket olan Prontotur’a ortak olarak katılan Onaran, 2001 krizi ile birlikte bu işe devam etmek istemediğini söyleyen ortağının da hisselerini alır. Turizmin seyahat tutkusuyla eş bir meslek olduğunu ifade eden Onaran, şöyle anlatıyor:
“Benim ilk şirket kuruluşunda düşüncem hakikaten seyahati Türk misafirlerimize en uygun şekilde sunabilmekti. Çünkü ben rehberlik yaparken şunu görmüştüm, bir İtalyan bir Alman ülkemize geldiği zaman çok uygun fiyatlarla geliyor ve ülkelerinden çıkıp buraları gezebiliyor. Onlarla konuştuğunuz zaman görüyorsunuz ki kendi alım güçlerine göre çok da ucuza geliyorlar. Onun için dedim ki, acaba biz bunu nasıl başarırız, nasıl yaparız? İşte orada ilk charter seferleri başladı. Charterlar’la daha uygun bir paket turu oluşturabiliriz gibi düşüncelerle daha güçlü olabilmek için yavaş yavaş başladığımız yolda ve geldiğimiz noktada artık biz de bir Almanın Türkiye’ye geldiği zamanki gibi İtalya’ya bir Türk’ü götürdüğümüz zaman çok uygun fiyatlı götürebiliyoruz. 20 sene önceki alım gücüne göre çok daha uygun fiyatlarla şu anda yurt dışında tatil yapma imkanlarınız olabiliyor.
Bu aynı zamanda yurt içinde de öyle. Katma değerli turlar yapıyoruz, sadece Antalya’ya götürüp otel vermiyoruz. Mesela Karadeniz turu yaparken oradaki otelleri bir sene öncesinden rezerve ediyoruz. Ya da İtalya turu yaparken misafirimize çok daha uygun bir paket sunabilmek için yıllık anlaşmalar yapıyoruz. Böyle olduğu zaman da çok daha uygun fiyatlarla kaliteli bir paket turu tatili oluşuyor.”
PANDEMİDE ‘GALİBA BİZİ BİTİRECEK’ DEDİM
Pandemi sürecinin sektörü çok geriye götürdüğünü ve büyük zorluklar yaşadıklarını anlatan Onaran, “Kapılar üzerimize kapandı. Yani biz ne yurtdışına turist götürebildik, ne ülkemizde gezdirebildik ne de aynı zamanda yurt dışından turist getirebildik. Bütün bunların uzun da sürmesinden dolayı çok aşağı indik ama Türkiye öyle bir ülke ki çok hızlı bir şekilde kendini toparlıyor. Ben o dönem ‘bu pandemi bizi bitirecek’ dedim. Ama altından kalktık hakikaten şimdi eskisinden daha güçlü izleyebiliyoruz. 2023 yılında pandemi öncesi rakamlara ulaşmayı başardık.” diyor.
İlk yıllarda senede bin kişiyi yurt dışına götürmek güzel bir rakam iken şu anda 100 binleri konuştuklarını ifade eden Onaran, “Biz kısa bir zaman olmasa da hakikaten çok yol aldık Bir zamanlar 1 milyon dolar ciro yapmak önemli bir hedefti, şimdi ise artık 100 milyon dolar ciro yapmak önümüzdeki hedef. Gittikçe hedefler büyüyor. Benim için hiçbir zaman için hedefe ulaşmak yoktur. 2023’te depremlere ve seçimlere rağmen 1 milyar lira ciro hedefini tutturduk. 2024 hedefimiz bunun yaklaşık en az %50 yukarısı.” diye konuşuyor.
Ekonomik durumun turizmi çok etkilediğini vurgulayan Onaran, şöyle devam ediyor:
“Turizm ana ihtiyaçlardan sonra geliyor. Maalesef hâlâ bir lüks gibi görülüyor. Bence değil. Hakikaten çok ciddi bir ihtiyaç. Yani insan tatile gitmeli ve bu çok da uygun fiyatla karşılanmalı. Ekonomik durumların tatil de etkilediği yüzde 100 ve işte biz de orada devreye girip en uygununu yapmaya çalışıyoruz. Alım gücünün düştüğünü gördüğümüz ve enflasyonun gittikçe yukarı gittiği dönemlerde biz de elimizden geldiğince bu konuda en uygununu vermeye çalışıyoruz.”
KOMŞU ÜLKELER ÇOK ÖNEMLİ
2023’te Türkiye’yi ziyaret eden milletler arasında Rusların ilk sırada olduğunu söyleyen Onaran, arkasından Almanya ve İngiltere’nin geldiğini ifade ediyor. Yaklaşık 14 milyon turistin sadece bu 3 ülkeden geldiğinin altını çizen Onaran, “Hemen arkasından da gelişen ülkeler var. Mesela Polonya çok ciddi bir şekilde artış kaydetti ama şunu da unutmayalım, komşularımız İran, Irak, Bulgaristan ve Yunanistan da turizm açısından çok önemlidir. Defalarca gelebilirler ve onun için de oraların ihmal edilmemesi gerekir.
Her ülkenin vatandaşı esasında farklı tatil ihtiyaçları duyuyor. Bir Almanı sabahın saat yedisinde çıkarıp tura başlatabilirsiniz, dolu dolu da o turu yapar, öğle yemeğinde belki 45 dakikada geçiştirebilirsiniz. Ama bir Türk için bu çok iyi bir seyahat şekli değildir. Türkler daha rahat bir şekilde sabah kahvaltısını yapmak ister. Dokuzda çıkmak onun için daha doğrudur. Öğle yemeğini 45 dakikada değil de biraz daha düzgün ve keyifli bir şekilde yemeyi tercih eder. Yani bir Çinliyi getirdiğiniz zaman aynı servisi Almana verirseniz bir daha o turisti göremezsiniz. Bu bizim Türkler için de geçerli, biz daha yavaş daha relax tatil yapmayı tercih ediyoruz.” diyor.
Gastronominin de artık turizmde en önemli noktalardan bir tanesi olduğuna dikkat çeken Onaran, şöyle devam ediyor:
“İnsanlar nerede yemek yiyeceklerine veya ne tür bir yemek yiyeceklerine çok daha fazla önem veriyorlar. Hatta bazen yapacakları tatili dahi belirleyebiliyor. Eskiden bir gemi seyahatine çıktığınız zaman işte derdik ki ‘odan kabinin yanında.’ Şimdi o kadar güzel imkanlar size sunuluyor ki, 24 saat boyunca işte arkada kahvenizi içiyorsunuz, yemeğinizi yiyorsunuz. Açık büfeler var ve ne kadar güzel bir gemi diyorsunuz. Yani sizi sadece yemeklerle dahi alıp başka bir tarafa götürebiliyor. Biz yemek konusunda hakikaten çok başarılıyız. Çok güzel yemeklerimiz var. Standardizasyon belki eksik evet ama ülkemize gelip de yemek yiyip mutsuz olan çok az turist olduğunu düşünüyorum. Biz yemeklerimize de çok ciddi bir şekilde yurt dışından turist çekiyoruz.”
Dünyada yüzün üzerinde ülkeye paket turlar düzenlediklerini belirten Onaran, yaklaşık 1.050 civarında acentası ile Türkiye’nin her yerinde faaliyet gösterdiklerini belirtiyor.
MAKRODAN MİKRO PAZARLAMAYA GEÇİLMELİ
Türkiye’de turizmin çok yol aldığını ve Türk turizminin güzel şeyler yaptığını ifade eden Onaran, “Tabii çok eksikler de var. Biz belki çok dijital pazarlama yapıyoruz, çok daha doğru pazarlama yapıyoruz ama en önemli şeylerden bir tanesi biz hala makro pazarlama üzerindeyiz. Yani Türkiye’nin pazarlaması diye bir şey artık bu devirde olamaz. Sizin Çeşme’yi ayrı, Alaçatı’yı ayrı pazarlamanız gerekiyor. Makro değil, mikro dediğimiz pazarlamaya doğru hızlı bir şekilde geçmemiz gerekiyor. Dünyanın her yerinde, özellikle gelişmiş ülkelerde bunu çok daha iyi görüyoruz. Yani 2 tane kasaba birbirine rekabet halinde kendilerini pazarlıyor. Bence böyle olması lazım. Bir de unuttuğumuz bir şey var. Yurt dışından gelen döviz çok önemli ama bizlerin seyahat etmesi, yani bir İstanbullunun Mardin’e gitmesi, bir Ankaralının İstanbul’a gelmesi veya tüm Türklerin kendi ülkesi içindeki yaptığı iç turizm hareketi… Bu çok ciddi bir şekilde pazarlanmalı ve çok da önemsemesi gerekli olan bir alan. Çünkü bu olduğu zaman, evet, sürdürülebilir turizm olabilir.” diyor.
Başarının parayla doğrudan alakası olmadığını belirten Onaran için para kazanmak ikinci sırada geliyor çünkü başarı varsa para zaten yanında geliyor. Onaran, “Onun için ben hep parayı ikinci gördüm ama hep yanında da geldi. Gelmek istediğim bir nokta vardı, bir marka yaratmak istiyordum, turizmde yarattığım markadan dolayı da başarılıyım diye düşünüyorum.
HİÇ KOLAY PARA KAZANMADIM
Ben hayatımda hiç kolay para kazanamadım, kazandığımda gitti. Hep zorlanmışımdır, hep terlemişimdir ve öyle olduğu zaman da devamı geliyor galiba. Yani kolay para kazanabiliyorsunuz ama o kolay para kolay kolay durmuyor. Çok da kolay harcayabiliyorsunuz, çok da kolay yok olabiliyor. Para ne kadar o basamakları yavaş yavaş çıkıp size geliyorsa o kadar sağlıklı bir şekilde orada kalıyor.
Rehberlikten, halı tezgahından başlayan bir ticari hayatım var. Basamakları yavaş yavaş çıktım, hızlı çıkmaya başladığım zaman zaten hep problemler olduğunu gördüm. Onun için gençlere o basamakları çıkarken dikkatli olmak gerekiyor diyebilirim. Bir önceki basamağa iyice sağlam bastıktan sonra bir sonraki basamağa geçmek gerekiyor. Artık milyar TL ciro yapan bir şirket var ama bu kolay olmuyor. O zorlukların hepsini tek tek yenerek gelmeniz gerekiyor, vazgeçmemek gerekiyor. Kaybettiğin zaman değil, vazgeçtiğin zaman kaybedersin. Yenildiğin zaman değil, vazgeçtiğin zaman kaybetmiş olursun, yenilebilirsin ama vazgeçmediğin sürece henüz hala kaybetmiş sayılmazsın. Onun için benim önemli felsefelerimden bir tanesidir. Ben çok yenildiğim oldu ama vazgeçmedim ve sonuçta hep bir şekilde o hedefime doğru, belki daha yavaş belki arada geriye doğru giderek de olsa hep ulaştım.” diyerek sözlerini noktalıyor.