Storybox / Özel Röportaj
Son dönem tatil trendlerinde yaşanan değişim insanların oteller yerine bungalovları keşfetmesini sağladı. Önceleri biraz daha dar gelirli kesime hitap eden sektör artık yediden yetmişe herkesin gözdesi. Şehirden kaçış modası ve yaşadığımız pandemi süreci de bu ilgiyi iyiden iyiye artırırken sektöre yeni yatırımların gelmesi sağladı. 2016 yılında etrafındaki insanların itirazına rağmen Maşukiye’de böyle bir yatırıma giren ve sadece 5 bungalovluk bir tesis kuran Bungalow Boutique Hotel Yönetim Kurulu Başkanı Muhammed Çağlar, aradan geçen 6 yılda işleri nasıl büyüttüklerini, yaşadığı zorlukları ve geldikleri noktayı Storybox’a anlattı.
34 yaşındaki Muhammed Çağlar, Kocaeli’nde ticaretle uğraşan bir ailenin tek çocuğu. İçinde devamlı farklı bir şeyler yapmak arzusu taşıyan Çağlar, insanların doğaya yönelme süreçlerini fark edince Maşukiye’de kendilerine ait bir arazi üzerinde bungalov tesis kurma fikri geliştirir. O zamanlar tarihler 2016 yılını göstermektedir ve bungalov tatili henüz tabana yayılmış bir tatil türü değildir. Üstelik Çağlar’ın tesisi kurmak istediği yer de deniz kenarı olmadığı ve dağda olduğu için bu fikre karşı hemen itirazlar yükselmeye başlar… Üstelik bu itirazlar en yakınlarından gelir. Çağlar o günleri şöyle anlatıyor:
YAPACAĞI İŞE KİMSE İNANMADI
“Ben 500 bin lira sermaye ile karar verip tesis kurmaya başladım ama bunu yaparken çok tepki aldım. Aileden veya çevremden hata yapıyorsun, yanlış yapıyorsun, kim gelip orada kalacak, bu iş tutmaz, oteller varken niye böyle bir riske giriyorsun diyen çoktu. Daha geleneksel bir aile olduğumuz için düz mantık, borca ve riske girme, aman bir şey olmasın, aylık kazancın belli olsun, yaptığın yatırım yanlış, tutmaz etmez vs… En yakınından en uzağına kadar herkesin bir fikri var.
Kimse inanmadı ama yok dedim, öyle düşündüğünüz gibi değil, bu işin tutacağına inanıyorum ben. İnandım, kalpten gelen bir aşk diyebiliriz, bu işin katlanarak devam edeceğini, hiç yerinde saymayacağını hissettim. Nitekim de doğru çıktı. “
Çağlar, ilk bungalovların çizimini dahil yaptığını, sonrasında malzemesini kendilerinin alıp ahşap ustasına ağaçları vererek inşa ettirdiklerini söylüyor. Tabi inşaatla ve turizmle ilgili hiçbir fikri olmadığı için yolda türlü zorluklarla karşılaşıyorlar:
“İnşaat sürecini çok iyi bilmediğimiz için maliyetlerde, ruhsatlandırmada, inşaatta baya sıkıntılar yaşadık tabi. Mesela mevzuat belediyede daha tam bilinmiyor, sürecin nasıl işleyeceğini ben dahil bilmiyorum, o şekilde gittik. Ustaların gelmediği süreçte biz de bir işin ucundan tuttuk. Yeri geldi el arabasıyla malzemeyi taşıdık, bir yerlere bir şey çaktık evleri yaparken. Biz de işin arkasından işimizi takip ettik, yılmadık yani. Çok yorulduk, karamsarlığa düştük ama hiçbir zaman yılmadık. İşin arkasında durduk.
“RİSKİN AĞABABASINI YAŞADIK”
Bu sırada en yakınımdaki annem bile ‘oğlum riske giriyorsun niye böyle bir şey yapıyorsun, para harcıyorsun’ diyor bir yandan. İnsan tabi çevreden negatif negatif yüklemeler alınca demoralize oluyor. Buraya girerken 500 bin lirayla başladım, ödediğim aylık kredi 5 bin iken, benim aylık harcamalarım 20 bin liraya ulaştı. Riskin ağababasını yaşadık. Ama bu riske girmeden de hiçbir şey olmuyor.”
Çağlar işe 7 bungalovla başladıktan ve bu turizmi yavaş yavaş oturttuktan sonra pandemi patlıyor. Herkesin kepenk kapattığı, kimsenin insan içine çıkmadığı bu ortamda yine itirazlara rağmen bir yatırım kararı daha alıyor ve tesisini büyütüyor. Hatta yeni bungalovları sipariş verdiği firma bile şaşırıyor bu işe. Şöyle anlatıyor:
“DELİ DEĞİLİM AMCA, HASTAYIM”
“Mevcut 7 yerimiz varken, ilave evleri yapmaya karar verdiğimde tam pandeminin içindeydik. Bırakın Türkiye’yi, dünya durmuştu. Villa Masterwood isimli bir firmayla yollarımız kesişti ve startı verdik. Firma bile şaşırdı bu süreçte. Ürünler farklı bir ilden geliyor, sınır kapalı, gelip gitmeleri sıkıntılı oluyor. Gittik, ikili diyaloglar kurduk, onları buraya taşıdık. Çok sancılı bir süreçti ama hallettik. Hatta o dönem burada yazlığı olan bir amcamız vardı. Buradaki şantiye ortamını görünce ‘ya oğlum, dünya durmuş sen yaptığın işlere bak. Deli misin sen’ dedi. Dedim amca deli değilim ama hastayım. Bunu yapmam lazım, çünkü duramıyorum. Bu işin tutacağı belli, tuttu da, şimdi bunu kaliteli bir şekilde devam ettirmem lazım.”
Tesis ilk açıldığı dönemde bölgede bungalov turizminin bilinirliği pazarlama ve tanıtım da ciddi bir efor istiyor. Acentalara gittiklerini ama onların biraz daha otel kafasında olduğu için bungalovlara biraz daha ön yargılı baktığını anlatan Çağlar, “Şimdi de tam tersi acentalar geliyor kapımıza sizi pazarlayalım diye. Ama eski dönemde çok önyargılılardı. Pek istenmeyen bungalov tesisler şu an ön planda. Binaların kalitesi ve yapısıyla, bütün herkesin şu an gözü bu sektöre döndü, katlanarak da devam ediyor.” diyor.
PANDEMİ BUNGALOV TURİZMİNİ UÇURDU
Bu işin kaderini değiştiren en önemli olaylardan biri de pandemi süreci elbette. İnsanların doğayı yeniden keşfi de diyebiliriz bu sürece. Pandeminin tamamen bir kırılma noktası olduğunu anlatan Çağlar, “Pandemi butik otel ve zincir otelleri olumsuz etkilerken, bungalov ve villa turizmini tavan yaptırdı. İnsanlar artık bu yeni nesil konaklama sisteminde asansör istemiyor, koridor istemiyor, açık büfe istemiyor… Geleyim kendi barbekümü yapayım, kendi şöminem yansın, kendi konfor alanım, özgürlük alanım olsun, çocuğum bahçede rahat oynayabilsin istiyor. Biraz bu kafaya yöneldiği için tam istedikleri ortamı burada sağladık.” diyor.
Boş bir bahçeye kimseden destek almadan kurduğu Babil Bungalow’u en bilinen tesislerinden biri haline getiren Çağlar’ın iş yaşamı ile ilgili de söyleyecekleri var:
“Disiplin olmadan hiçbir şey olmuyor. Kurmak tabi ki zor, bir yere getirmek, bunu tasarlayıp hayata geçirmek, harekete geçmek için finans yaratmak… Ama yaptıktan sonra devam ettirmek tamamen disiplin işi. İşini takip etmeden hiçbir şey olmaz. İşimizi takip etmeseydik şu an zaten burada bu röportajı yapamazdık. “
“HAREKETE GEÇİN, RİSKE GİRİN”
İş yaşamında kendine göre büyük riskler almış olan Çağlar, biraz gözü kara yatırımcılardan. Storybox’ta hikayelerini okuduğunuz ve izlediğiniz eski kuşak sanayiciler genelde gençlere temkinli bir girişimcilik önerirken, Çağlar’ın sınırtanımazlığı öğütlerinde de öne çıkıyor:
“Herkes kendi işimi kurayım, kendi ticaretimi geliştireyim kafasında. Bu şekilde düşünenlerin, belli bir konuya odaklandıktan sonra harekete geçmeleri lazım. Harekete geçmeden hiçbir şey olmuyor. Onunla ilgili finans yaratmak için gerekli borca da girecek. Atıyorum aylık geliri 2 bin lira, aylık gireceği borç 5 bin lira, örnek veriyorum. Bu riske de girmesi lazım. Risklere girmezse hiçbir şey olmaz.
Kaygıya kapılmasınlar, tabi ki riske girelim derken, işe inanmalarıyla paralel bence. İşe inandıktan sonra her türlü riske girmeleri lazım. Batabiliriz, çıkabiliriz, bu hepimizin başına gelebilir. Batan kişilerin sonra daha büyük bir şekilde yükselerek çıktığını da görüyoruz. Ama tamamen harekete geçmeleri lazım.”
Tesisin en büyük artısının Kartepe bölgesinde olması nedeniyle etrafındaki 30 milyonluk nüfus olduğunu söyleyen Çağlar, “Bütün büyük şehirlere yakınız. Şehrin stresinden uzaklaşmak isteyenlerin hemen 1 saat içinde nefes alabileceği bir lokasyondayız. Yaptığımız mimariyle de öne çıkıyoruz, insanların hoşuna gidiyor. Son dönemde bungalov otellerin popüler olmasıyla beraber şu an 2 firmayla kontak halindeyiz. Belli bir yola girdik bakalım. Büyük ihtimal 2 firmaya frenchise vereceğiz.” diyor.