İnsansı robotları nasıl üretiyor? Akınsoft’un 36 ülkeye ulaşan hikayesi

StoryBox’ın bu haftaki konuğu Akınsoft’un kurucusu Özgür Akın… Konya’da dünyaya gelen ve öğretmen bir baba ile ev hanımı bir annenin 5 çocuğundan biri olan Akın, çocukluk döneminden geldiği sürece kadar her şeyi anlattı. İnsansı robotlar üreten ve bunların hayata entegre olması için yoğun mesai harcayan Özgür Akın, “İnsanların yaptığı işlerin yüzde 99’unu robotlar yapacak, belki hepsini de diyebiliriz. İnsanlar işsiz mi kalacak? Hayır. insanlar işsiz kalmaz. Bir gün gelecek, insanoğlu kendini insansı robotlara, biyonik olarak, zeka olarak tamamen teslim etmiş olacak. Yarın sizden ayırt edilemeyecek bir androidi yanınızda oturuyor göreceksiniz” sözlerini sarf ediyor.

Konya Seydişehir doğumlu Özgür Akın, öğretmen okullarından mezun öğretmen bir baba ile bir ev hanımının beş çocuğundan biri. Babasının bir çok dalda kendisini yetiştirmiş bir insan olması küçüklüğünde onu da etkiliyor. Tabi ki o zamanlar, yazılım, insansı robot ve bilgisayar gibi kavramlar bilinmiyor ama teknolojiye ilgisi henüz çocukluk dönemlerinde başlıyor. Babasının televizyon ve radyo tamiri bile onun zihninde yeni ufuklar açıyor, babasını izleyerek yeni bir şeyler yapmaya çalışıyor.

Babasından esinlenerek ilk zamanlar kendisine bir tane robot geliştiriyor. Tabi aklınıza hemen günümüz robotları gibi sofistike sistemler gelmesin, onunki buhar basıncıyla çalışan ve çeşitli hareketler yapabilen, elini kolunu kaldıran, çok küçük boyutlu bir robot geliştirme süreci. Yine de henüz ilk okul çağında böyle bir robotu yapabiliyor olmak çok önemli bir başarı, büyük ihtimalle de bugünlerin ilk sinyali. Özgür Akın, ortaokul döneminde de uzaktan kumandalı ve elektrikli bir araç geliştirir ve onunla ortaokullar arası bilim yarışmalarında birincilik alır. Bu keşifleri ona ileride ne yapmak istediği konusunda da güçlü bir ışık yakar ve kararını verir: “O zamanlar demiştim, ben Türkiye’de robotik konuda çalışma yapacağım….”

BİLGİSAYAR VE İNTERNETLE İLK TANIŞMA

Özgür Akın’ın bilgisayarla tanışması ile okuduğu teknik liseye Dünya Bankası aracılığıyla bilgisayar hibe edilmesi ile oluyor. O zamanlar bilgisayarlar sadece büyük endüstrilerde var, evlerde ve okullarda pek görülmüyor. O yüzde okulda bilgisayar ile tanışmış olmak son derece heyecan verici. Akın, Ege Üniversitesi’nde okurken de Türkiye’de internetle tanışan ilk kişilerden oluyor. 1993 yılından bahsediyoruz. Şöyle devam ediyor:

“1995’te Konya’ya döndüm ve şirketimi açtığımda server kurduk. O zamanın serverlarını düşünün, statik IP’niz yok, 56K dediğimiz modemlerle bağlanıyorsunuz… İnternetin ne olduğunu daha toplum tanımıyor. Bununla istediğin yerle temas kurabilirsin, istediğin kişiye fotoğraf gönderirsin diye anlatıyorduk. Yazı gönderebilirsin, mektup gönderebilirsin, mailden bahsediyorduk.

Ben geçmişte yazılımın ne olduğunu kavramak için algoritmik deneyler yapmıştım. Robotiğin temeline baktığımız zaman bilgisayarla ilgisi olmadığını görürsünüz aslında. Çünkü alınan veri, yapılan işlemler belli. Bu doğrultuda siz bunu alır ve bir de yazılımla yoğurursanız, yazılım yüklerseniz, yorumlama kabiliyetini üzerine eklemiş olursanız günümüzün robotlarını elde etmiş olursunuz. Artık insansı robotların dünyada boy göstereceğini söylemeye başlamıştım ama ben bir öğretmen çocuğuydum, hiçbir sermayem, gelirim yok. Sermayeniz olmadan yüksek teknolojiyi nasıl üretebilirsiniz ki? O zamanlar AR-GE destekleri yok, benzeri şeyler de yok. Yazılım bu anlamda bizim için kıvılcım oldu. Ben şirketimi ilk kurduğumda yazılım geliştirmeye başladım.

Akın Yazılım, yani Akın Bilgisayar Programları olarak 1995 yılında başladım. İki sene sonra 98’de Akın Soft markasına taşıdık. O zamanlar dediler, ya işte Microsoft var oradan mı esinleniyorsunuz, soft nedir, sen soy isminle mi şirket kuruyorsun? Şirketi ilk kurduğumda 15 metrekarelik güneş almayan ofiste çalışma başladığım dönemler bunlar. O zaman arkadaşlarıma söylüyordum, burası bir dünya şirketi, bunun markası da kurulurken uluslararası standartlara uygun bir şekilde kuruluyor.”

DOKTORASINI DA ROBOTLAR ÜZERİNE YAPTI

Akın şirketini kurduğunda çevreden daha önceki röportajlardan aşina olduğumuz tepkiler gelmeye başlıyor. Yaptığı işi anlatmak da zor olduğu için etrafındaki herkes bir işe girip çalışması gerektiği konusunda hem fikir. Devlete girip memur olsa etrafındakiler çok daha fazla sevinecek, yaptığı işten para kazanabileceğine kimse ikna olmuyor. Ancak işler etrafındaki insanların dediği gibi değil, kendi istediği gibi gelişiyor ve 200’den fazla çalışanıyla 36 ülkeye yazılım ihracatı yapan Akınsoft doğuyor.

Akın yazılım işinde giderek büyüse de aklında halen robot teknolojisi vardır. Hatta doktorasını da robotik üzerine yapar. Yazılımdan kazandığı paralarla 2009 yılında laboratuvarları kurarak Akın Robotics’in ilk adımını atar. Şöyle devam ediyor:

YAZILIMDAN KAZANDIĞIMIZI ROBOTLARA YATIRIYORUZ

“Kullandığınız komponentler, makineler, insan kaynağı, bunlar çok ciddi maliyetler gerektiren bir iş. Yazılımdan güzel bir kazancımız oldu ve ben yazılımdaki tüm kazancımı tamamen Akın Robotics’e yatırıyorum. Hiçbir hibe, hiçbir devlet desteği almıyoruz. Bilim icra eden insanların, belki de her insanın amacı aslında insanlığa hizmet etmektir. Ben bu insanlara nasıl güzel hizmet edebilirim? Dolayısıyla kendinize hizmet etmektir, içgüdünüzde bu vardır. Bilim insanı kimliğimi her zaman ticari, iş insanı kimliğimin önünde tutmayı tercih ettim. Bugün hala öyle üniversitelere gidip bugün, bir çok üniversitede konferans veriyorum ki amacımız zaten bir çok kişi tarafından bunun duyurulup bilinip, teknolojinin tabana yayılmasını istemektir.

Uçaklarımız vardı bizim, belki hurdalardan toparlanarak yapıldı, sonra fabrikasyon haline getirildi ve yurt dışına uçak satmaya başladık, ama sonrasında kapatıldı. Bugün en büyük sektörün araba sektörü, uçak sektörü olduğunu görüyoruz. Her konferansımda söylediğim gibi, dünyada gelmiş geçmiş en büyük sektörlerden bir tanesi robotik sektördür. Çünkü uçak sadece size taşıt olarak hizmet eder, bir yerden bir yere götürür, arabanın belli bir kullanım amacı vardır ama insansı robotlar insanın girebildği her noktaya girebileceği için ciddi anlamda çok büyük bir sektörü vardır. Yakın gelecekte biz robot alan değil, robot satan ülke olacağız. Akın Robotics’i de kurma sebeplerimden bir tanesi de bu. Bu biraz ironi olacak ama, bizim amacımız para kazanmak değil çok para kazanmaktır, bu da ülke için…”

İNSANSI ROBOTLAR AKINCI 1 İLE BAŞLADI

Akın, firmayı kurduktan sonra 3-5 ay içinde prototip denilebilecek robotların oluşmaya başladığını ve bunların Türkiye’nin ilk insansı robotları olduğunu söylüyor. 2011’de Akıncı 1 serisini çıkardıklarını anlatan Akın, şöyle konuşuyor:

“Akıncı 1 serisinde robotumuz yürüyemiyordu ama insansı hareketlerin hepsini yapıyordu, insansı zekası vardı. Sonra Akıncı 2 Grubu’nu çıkardık ve adımla da olsa yürütmeyi başardık. Sonra Akıncı 3 ve Akıncı 4 diye devam etti. Ancak insansı robotların denge problemlerinin devam ettiğini ve henüz insan içine çıkabilecek durumda olmadığını görünce rotayı servis robotlarına çevirdik. Kastımız biraz da kaynak edinmekti, çünkü servis robotu pazarı oluşmaya başlamıştı. 2014’te bir kafe ortamında Türkiye’nin ilk garson robotlarını çalıştırdım. Dünyada ilkler arasına girmiştik ama çok alay ettiler. Sosyal medyada eleştirildik, taşlandık, yağmura tutulduk, ne derseniz artık. Ama bugün fark ediyorlar ki, artık biz yurtdışına garson robotlar satabilir hale geldik. Sadece garsonluk değil, bu lobide çalışacak herhangi bir karşılama görevlisi de olabilir, hastanede ilaç getiren götüren robot da olabilir. Girilemeyen bir odaya girebilecek, oraya ilaç, yemek götürme hizmetlerini yapabilecek, ya da o odanın sterilizasyonunu yapacak robotlar.”

8 FARKLI ROBOT PROTOTİPİ

Robot üretiminde 8 farklı prototipleri olduğunu söyleyen Akın, endüstriye yönelik robot kollar da ürettiklerini belirtiyor. Akın, “Endüstride temizlikte, kaynakta, montajda ağırlıklı olarak robotlar kullanılıyor ve bunları genel olarak yurtdışından alıyorlar. Biz şu anda kendi robotlarımızla dünya standartlarında aynı hassaslık ölçütleri ve aynı standartlarda üretim yapabiliyoruz. Piyasa fiyatlarına bakıldığı zaman da biz üçte birine yerli pazara sunmaya hazırız. Çok yakında yerli kol robotlarımız endüstride çalışıyor olacak.” diyor.

Akın, insansı robotlar hakında ise şöyle konuşuyor:

“Bu işin geleceği insansı robotlar. Neden derseniz, çalışma alanları aslına bakarsanız dünyanın kendisi. Dünyadaki bütün insan eliyle yapılmış yapıtların hepsi de insan ergonomisine uygun yapılmış. Kapılar sizin geçebileceğiniz büyüklükte hazırlanmış, sandalye sizin oturabileceğiniz şekilde, bir insanın oturabileceği. Araba sizin kullanabileceğiniz şekilde yapılmış. Dünyada yapılan her şey binasından tutun da araç gereçlerden her şey insan ergonomisine göre yapılmış. Dolayısıyla insana en iyi hizmet verecek kişi yine insansı bir robot olacaktır. İnsan gibi elleri, ayakları varsa, yürüyüp tutup bir takım şeyleri yorumlayabiliyorsa insana en iyi hizmeti yapacak demektir.

Televizyon veya araba bunun yanında çok zayıf bir teknoloji. Her eve, her sokaklara girecek. Televizyon sadece izleme aracıdır, ama bir insansı robot sizin aynı zamanda televizyonunuz da olabilir. Her şeyiniz olabileceği için her noktada, bir televizyonu, arabayı gördüğünüzden daha fazla insansı robotu görebileceksiniz.

ROBOTLARLA İNSANLARIN SAYISI EŞİTLENECEK

Benim öngörüm şu, insan nüfusuyla, insansı robot nüfusu, ki bunlara android de diyebiliriz, insana yakın olacak ve sayıları insanlarla eşitlenecek. Belki 50 sene sonra robot haklarından konuşulmaya başlanacak. Örnek veriliyorum, yarın robot tarafından bir suç işlenecek, bu suç kime mal edilmeli, robotu üreten firmaya mı, robotun sahibine mi, yoksa robotu programlayan programcıya mı, ya da robotu kışkırtana mı mal edilmeli? Bunlar hukuk davası şeklinde görülüyor olacak. Bugünden ben bu davanın da sonucunu söyleyeyim, tabi ki hiçbirine değil, robotu kışkırtan kişiye.”

Akın’a göre burada korkulacak iki nokta var. Birincisi, biz robot yaparak insanları işsiz mi bırakıyoruz? Şöyle devam ediyor:

“Bana göre sorarsanız bugün insanların yaptığı işleri yüzde 99’unu robotlar yapacak, belki hepsini de diyebiliriz. İnsanlar işsiz mi kalacak, hayır, insanlar işsiz kalmaz. Çünkü iş dediğin, toprak anadan aldığınız her neyse insana faydalı hale getirme süreçleridir. Tarımdan madenciliğe yüzlerce binlerce iş modeli var. Eğer bu işleri siz robotlara yaptırıyor olursanız insanın iş yapmasına gerek kalmaz. İnsan ne yapmalı, belki çok yakın gelecekte, ki bugün tartışılıyor, çalışma saatleri belki 30 saatlere düşecek.

ROBOTLAR İNSANLARI İŞSİZ Mİ BIRAKACAK?

Yüksek teknoloji insanları hiçbir zaman işsiz bırakmaz, daha verimli, daha nitelikli iş alanları açar. O zaman kim işsiz bırakır, yönetim sistemleri işsiz bırakır. Dolayısıyla her şeyin yanında bir de yönetim sistemi vardır. Yönetim sistemimizin doğru olması gerekiyor. İkinci korkumu da anlatayım, insansı robotlar insanları yok edecek mi? Bu da çok kez bana sorulan ya da karşımıza çıkan bir konu. Bununla ilgili bir çok senaryo yazıldı, bilim kurgu filmleri izlendi ama bunlar öngörüsü olmayan senaryolar. İnsansı robotlar insanlığı ele geçirecek ama nasıl ele geçirecekler? Bugün gözümüzü kaybettiğimizde bir biyonik göz taktırabiliyoruz, kolumuzu kaybettiğimizde bir biyonik kol taktırabiliyoruz. Yarın insan gözünden çok daha iyi gören gözler oluşmaya başlayacak ki, kameralar insan gözünden çok daha hassas çekimler yapabiliyor. Çok daha hızlı kaydedebiliyor. Bir insan gözü saniyede 8 kare kaydedebiliyorken milyon kare kaydeden kameralar yapılmaya başladı. Bunlar daha küçültülüp ergonomikleştiği ve insana montaj edilebilir noktaya geldiği zaman biz kendi gözümüzden memnun olmayıp onun yerine kamera taktırıyor olabileceğiz. Duymamızdan memnun olmayıp kulağımızı değiştiriyor olacağız. Yapay kalpler, böbrekler, sentetik kan… Bu noktaya geldiğimizde vücuttaki bütün uzuvların değiştiğini göreceksiniz. Biyonikleşme ve androidleşme ile insanoğlu kendini bir anlamda yüksek teknolojiye kademe kademe teslim ediyor olacak.”

Bu konular ile ilgili çok önemli hayallerinin olduğunu belirten Akın, “Biz 2023’ü 28 sene önce planlamıştık. Bu yıl içinde uzay bilimleri arge üssü ve uzay bilimleri enstitüsünü kurarak, burada yapay zeka ve robotik bilimi başta olmak üzere bir çok yüksek teknoloji içeren bir enstitü yapmayı düşünüyoruz. İlk hedefimiz de 2030. Bundan 7 sene sonra Ay’a insansız uzay aracı göndermeyi planlıyoruz.” diyor.

KADERİNİZİ DEĞİŞTİREBİLİRİZ

Zeka genlerle taşındığını ancak eğitilmiş zekanın ve kültürün çok daha önemli olduğunun altını çizen Akın, şöyle devam ediyor:

“Zekanın genetik taşındığına inanırım ama eğitim, akıl ve kültür sonradan edinilir. Yaşadığınız coğrafya kaderiniz midir, bu klasik sorudur, evet yaşadığınız coğrafya kaderinizdir. Ama siz bu kaderi kırıp çıkabilirsiniz. Benim doğduğum yer Konya, bugün Konya’da buğdaydan başka bir şey yetişmez derler. Ama Konya, Türkiye’nin teknoloji başkenti olma noktasında. 36 ülkeye yazılım ihraç eden, Türkiye’nin en büyük yazılım şirketi haline gelmiş, 160 binin üzerinde müşteriye hizmet veren yazılım şirketinin merkezidir. Türkiye’nin ilk insansı robotlarını yapmış, ilk insansı robot fabrikasını kurulduğu bir noktadır. Bana sorsalardı, tüm bunların Konya’da yapılamayacağına dair yüzlerce bahane uydurabilirdim. Ben öğretmen çocuğuyum, hiç param yok, Konya’dayım, eğitimim zayıftı, kim bana bu işi öğretecek, nasıl yapabilirim, karşımda devasa şirketler var, falan filan… Ama biz bahane üretmedik, biz diyorum çünkü ben tek başıma değilim. Bu yola tek çıktım ama bir noktadan sonra bana inanan yüzlerce insan var. Bugün o insanlarla 28 yıllık bir geçmişimiz var ki, dünyaya artık kafa tutacak noktada teknolojiler üretmeye başladık.”

spot_img

SON YAZILAR

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR