Storybox /Özel Röportaj
Türkiye’de futbol söz konusu olduğunda, futbolseverlerin en çok kullandığı uygulamalardan birisi Maçkolik. Erdem Yurdanur ve ortakları tarafından kurulan ve ‘futbolun tarihini yazan internet sitesi’ olarak bilinen Maçkolik’in ve Yurdanur’un hikayesi oldukça ilginç. Uşak’ta doğan ve Boğaziçi Bilgisayar Mühendisliğini bitiren Erdem Yurdanur, ortakları ile sıfırdan kurup 50 milyon dolara sattıkları Maçkolik’in çok az bilinen ilham verici hikayesini Storybox’a anlattı…
BOĞAZİÇİ BİLGİSAYARI KAZANINCA ÖĞRETMENLERİ KÜSTÜ
1968 yılında Uşak’ta doğan Erdem Yurdanur, avukat bir baba ile ev hanımı bir annenin oğlu. Uşak’ta geçen çocukluğu ve ilk gençliğini çok güzel hatırlıyor. Ancak 14 yaşındayken annesini kaybetmesi onun için büyük bir travma olmuş. Sonrasında bu travmayı atlatmak için çok çalıştığını ve Uşak Lisesini birincilikle bitirdiğini söyleyen Yurdanur, üniversite tahsilini de Türkiye sıralamasında ilk 100’e girerek Boğaziçi Bilgisayar Mühendisliği ile taçlandırıyor. Ancak Boğaziçi Bilgisayarı tercih etmesi biraz ilginç olmuş. Yurdanur, o zamanları şöyle anlatıyor:
“O yıllarda bilgisayar mühendisliği çok bilinen bir meslek değil. Hacettepe İngilizce Tıp en popüler okul o zaman. Okul tarihinde o bölümü hiç kazanan olmadığı için bütün öğretmenlerim benim orayı yazmamı istiyordu. Benden önceki yılların kazananlarına baktım, Boğaziçi Üniversitesi diye bir üniversite var. Etrafımda bir tane bile Boğaziçili yok. Ama ben matematiği çok sevdiğim için sırf bu yüzden bilgisayar mühendisliğini seçtim. Bütün öğretmenlerim küstü bana ama neyse ki bir arkadaşım Hacettepe İngilizce Tıbbı kazandı da herkes mutlu oldu.”
KOÇ GRUBU’NDAN İSTİFA BÜYÜK SES GETİRDİ
Yurdanur mezun olur olmaz Arçelik’te bilgi işlem bölümünde çalışmaya başlıyor. Arçelik’te 5 yıl çalışıyor ancak bu kurumsal düzenin çok da istediği gibi bir düzen olmadığına karar veriyor ve 6 bilgisayarcı arkadaşıyla 1995 yılında istifa ediyorlar. Bu istifa tabiİ ki Koç Grubu’nda büyük ses getiriyor. Yurdanur, o günleri şöyle anlatıyor:
“Sabah 8 akşam 6 mesai var. Hatta fazla mesaiye de kalıp gece 1-2’de de çıktığımız da oluyordu. Maaşım yüksek, mesai ücretimiz var, bunların hepsi tamam ama geleceğe yatırım anlamında beyaz yakalı olarak çalıştığınızda çok da fazla bir şey yapmıyorsunuz. Bu işin sonunda nereye geleceğime baktım, en fazla Arçelik Genel Müdürü olabilirim. O zamanki genel müdüre baktım, onun yerinde olmak istemedim. 50 yaşına gelince geriye bakacağım ve 30 yıl aynı şirkette çalışıyor olacaktım. Bu bana çok sıkıcı geldi. Mesleğimize güvenerek istifa ettik.”
PARASIZLIKTAN HİÇ PİŞMAN OLMADIM
Ayrıldıktan sonra ortakları ile bilgisayar alanında işler yapmaya başlıyorlar fakat 7-8 sene boyunca kazandıkları para Arçelik’ten aldıklarının neredeyse beşte biri kadar. Ancak Yurdanur o parasızlık günlerini bile güzel hatırladığını, “Bir saniye bile pişman olmadım, çünkü ne yapıyorsam kendime yapıyordum. Çok güzel bir hayattı” sözleriyle anlatıyor.
1995 yılı şimdiki gibi girişimci yatırımcı ortamının olduğu yıllar değil. Yurdanur’un tabiriyle, yaptıklarının adının girişimcilik olduğunun bile farkında değiller. Onlar sadece kendi işlerini yapma hayali olan insanlar. İlk şirketi kurduklarında eğer işler istedikleri gibi gitmezse kendi evini ve ortağının arabasını satmayı ve yeni sermaye yaratmayı kafalarına koymuşlar. Neyse ki buna gerek kalmamış.
KADERLERİNİ DEĞİŞTİREN İKİ ŞEY
O dönem ortaklar çeşitli projelere yoğunlaşırken, Yurdanur ve ortaklardan Tarkan Onar, at yarışları ile ilgili bir site olan beygir.com ile ilgileniyor. Türk internet dünyasının en başarılı örneklerinden olan Maçkolik ise 3 sene sonra, yani 2002’de doğuyor. Ancak o yıllar internetin Türkiye’de çok yaygın olduğu zamanlar değil. İşler biraz zorlukla yürürken kaderlerini değiştiren iki şey oluyor. Birincisi iddaa’nın Türkiye’ye gelmesi ve ekibin İddaa’nın internet sitesini hazırlaması. Hemen ardından da Turkcell’in maç sonuçlarını SMS’lerle duyurmak için kendileri ile anlaşması.
Yurdanur, işin çıkış noktasını ve büyümesini şöyle anlatıyor:
“Aslında olmayan bir şeyi yapmadık, o zamanlar bir rakibimiz, ya da rakibimiz demeyeyim de livesocore.com diye bir site var. Ancak haftanın maçlarını göstermesine karşın takımların üzerine tıklayıp geçmişini göremiyordunuz. Benim de hayatım hem üniversitede hem de iş hayatında data ile geçti. Datanın her türlüsü nasıl hızlı ve iyi sunulur benim uzmanlık alanım. Biz de Tarkan ile bu sitedeki eksikleri kendimiz tamamlayalım diye düşündük, her şey tıklanabilir olsun istedik. Bir takıma tıklayınca önceki maçları, geçmiş yıllar, puan durumu, oyuncusu, hakem… Aklınıza gelen her şey tıklanabilir olsun istedik. Buna bir arşiv gibi başladık. İlk kurulduğunda çok popüler olmasak da İddaa’nın gelişi ve Turkcell’den sonra işler hızla değişti. SMS’lerle maç sonuçlarını göndermeye başladık, Turkcell her yerde bağırmaya başladı. Böylece kendiliğinden biz hiç para harcamadan Mackolik bir marka haline geldi.”
FUTBOLUN VİKİPEDIA’SI
İçeriğe çok önem verdiklerinin altını çizen Yurdanur, sadece Türkiye değil, bir çok ligin neredeyse 100 yıldan fazla tarihini sayfalarına işlediklerini anlatıyor:
“Ben Mackolik’i yaparken, futbolun Vikipedia’sı olmak istiyorum diye hedefledim. Dünyada birisi, atıyorum 1962 yılında şurada oynanan maçta ne olmuştu, kim atmıştı golü diye merak ederse, Mackolik’te vardır desinler istedim. Bunu para için yapmadım ve biz bunları yaptık diye para kazanmadık. Zaten insanlar şu anda oynanan maçları merak ediyor, geçmişteki maçları merak eden binde 1. Ama prestij anlamında, futbol tarihini biz yazdık diyebilmek benim çok övündüğüm bir şey. “
Tüm dünyadaki maçların geçmiş yıl datalarını bulup girmenin çok zahmetli bir iş olduğunun altını çizen Yurdanur, bunun için çok farklı kaynaklardan yararlandıklarını söylüyor:
ESKİ MAÇLAR İÇİN ARAP ALFABESİNİ BİLE ÖĞRENDİLER
“Önce arkadaşlarım bana kızdılar bu kadar datayı nasıl girebiliriz diye ama girdikçe keyif almaya başladılar. Mesela emekli futbolcular bize yanlışlarımızı söylemeye başladı, bazısının babası aramaya başladı. Babasının fotoğrafını göndermeye başladı, ölmüş futbolcu mesela, çocuğu bize babamın şu fotoğrafı var onu da yayınlar mısınız diyenler oldu. Böyle çok güzel bir ortam oluştu. Ayrıca sırf merakı için geçmiş yılların maçlarını biriktirmiş, excel’lere yazmış, arşiv meraklısı insanlar bulduk. Onları işe aldık. Kendileri için girdiği dataları Mackolik’te tüm halka mal etmelerini sağladık.
Türkiye’de harf devrimi 1927 yılında. 1927 yılı öncesi gazeteler Arap alfabesiyle. O arkadaşlarımızdan birisi gidip Arap alfabesiyle okumayı öğrendi. Eski gazeteleri tarayarak, 1927 yılı öncesi dataları da girdik. Şu anda bildiğim kadarıyla Mackolik’te olmayan futbol datası özellikle Türkiye için yok. Ben İngiltere’ye gittiğimde eski bir kitapçıda her yılın maç sonuçlarını yayınlayan kitapçıklar buldum, hepsini satın aldım, onların hepsini tek tek girdirdim. İspanya, İtalya, bütün bunların hepsini girdirdik.”
Maçkolik’in başarısı yurtdışındaki benzer sitelerin ve yatırımcıların da dikkatini çekmeye başlayınca tekliflerin gelmesi kaçınılmaz olmaya başlamış. Yurdanur, ilk olarak 2012 yılında yüzde 51’ini, 2016’da da kalan yüzde 49’unu İngiliz Perform Gruba 50 milyon dolar civarında bir rakama sattıklarını söylüyor.
50 MİLYON DOLARA SATINCA NE HİSSETTİ?
Peki bir insanın sıfırdan kurduğu ve tüm futbolseverlere malolan bir şirketi satmak nasıl bir duygu? Yurdanur, şöyle cevap veriyor:
“15 yıl yönettim ben Mackolik’i ve ben kimim sorusuna Mackolik’in kurucusu ve sahibiyim diyordum. Şimdi hala kurucusuyum, sahibiyim kısmı yok. O da yetiyor bana. Çünkü sonrasında çok daha güzel şeyler yaptık, başka şeyler kurduk, sattık. Hala başka şeyler yapıyoruz. Hani Arçelik’ten ayrılırken 30 yıl boyunca Arçelik’te çalışmak istemiyorum dedim ya, aslında Mackolik için de aynı şeyi söylüyorum. Hayatımın sonuna kadar da Maçkolik’i yapmak, onu yaptım demek de çok çekici gelmedi doğrusu.”
Yurdanur, Maçkolik’i sattıktan sonra çeşitli şirketlere yatırım yapıp yoluna devam etmiş. Özellikle start-up’lara ilgisi büyük ve kendisini sektörün ‘Erdem Abisi’ olarak tanımlıyor. Maçkolik’i yapan ve yine kendi kurduğu yazılım şirketi Kokteyl’le de çalışmaya devam ediyor.
PARA LİMİTSİZ ZAMAN LİMİTLİ, ASIL PROBLEM BU
Peki iş hayatında bu kadar başarılı olmuş bir insan için para ne ifade ediyor? Yurdanur, şöyle anlatıyor:
“Paranın belli bir yetenek seviyesindeki insanlar için gereksiz bir stres kaynağı olduğunu düşünüyorum. Ben okul birincisiydim, Boğaziçi’ne dereceyle girmişim. Ben bile parayı nasıl kazanacağım diye stres yaparsam okula gidememiş insanlar ne yapsın? Stresli yaşayacak o kadar uzun bir hayat yok, keyifli yaşamak lazım. Ben anlayamıyorum, Elon Musk mesela, herkesin hayran olduğum bir adam. 300 milyar doları olan bir adam, neden bir trilyon doları olsun diye uğraşır ki? Ben Londra’da her gün köpeğimle 3 saat 15 kilometre yürüyorum tek başıma. Elon Musk dolaşabilir mi benim gibi? Şu andaki paramın bin katı param olsa, ben yine aynı köpeğimle aynı sürede orada dolaşmayı isterdim, daha farklı bir şey yapmazdım. Ben ancak iki bira içebilirim, bin katı param olsa 4 katı bira içemem ki. Şu anda yiyebildiğim bir yemeğin 5 katını da yiyemem.
Bir sürü insan bence parayı güç olarak tanımlıyor. Kendi gücünün notu olarak tanımlıyor. Hayatı böyle kazandığın parayla yarışır şekilde yaşamak bence hayatı kendini işkence etmek demek. Gençken zaman limitsiz para limitli diye bakardım. Şimdi para limitsiz, zaman limitli. O yüzden zamanın değerini bilmemiz lazım. Bence bugün insanların en büyük sorunu bu. “
KOLAY PARA DİYE BİR ŞEY YOK
Yurdanur’a göre şu anda en önemli problemlerden birisi de dünyada kolay para kazanmanın pompalanıyor olması. “Dünyada kolay para diye bir şey yok.” diye Yurdanur, kripto para sistemini de çok yanlış buluyor:
“1,5 tirilyon dolar civarında deniliyor bütün kripto parası. O kriptoların şu andakilerin fiyatları çarpı piyasadaki kripto sayısı aslında. Piyasaya belki 500 milyar dolar para girmiştir. Sadece Binance’ın kurucusunun mal varlığı 100 milyar dolar. 500 milyar doların 100 milyar doları sadece al sat yapılan komisyonlardan bir kişiye gitmiş durumda. Bilmiyorum kaç tane böyle yer var, onları da toplasınız en az yarısı exchangelere gidiyor. Bunlar kasa ve kumarda kasa kazanır. İnsanlar kolay zengin olma hayaliyle bunlara kanıyorlar. Blockchain gibi saçma sapan teknolojileri öve öve hayal satarak, NFT gibi saçma sapan şeyleri anlatarak, hiçbir üretimi ve katma değeri olmayan, insanlara hiçbir şey vermeyen şeylerle kandırılıyorlar bence.
Ben bunu anlatıyorum ve çok tepki alıyorum. Bana teknolojiden anlamayan insan muamelesi yapıyorlar, benim gibi insana. Hayatımı teknolojiyle geçirdim ben. Bir taksiye biniyorum Uber’e, şoför bana bana Blockchain’in güzelliğini anlatıyor, adam taksi şoförü ben 32 yıldır databaseciyim.”
İş hayatı çok yoğun geçen Yurdanur’un geçmişe dönük en önemli pişmanlıklarından birisi ise şu anda biri 18 diğeri de 21 yaşında olan kızlarına yeteri kadar vakit ayıramamış olması:
“Mackolik’in ilk dönemlerinde onlar küçüklerdi ve eşime herhalde çok yük bindirdim çok meşgulüm diyerek. Geçmişe dönebilsem biraz daha fazla zaman ayırırdım çocuklarıma, çünkü ilk başta ilişkiyi tam kuramadıysanız sonraki dönemleri de zor oluyor. Kendimi başarısız bulup şu anda daha başarılı hissettiğim yer orası. Günde 16 saat çalıştım yıllarca. 14 saat çalışarak da olurdu, 2 saat ayırabilirdim çocuklara.”