8 liraya araba yıkarken şimdi 2 milyona araba teslim ediyor

StoryBox’ta bu hafta Mustafa Baranlı’nın hikayesi var. Oto yıkamacılık ile başlayan iş hayatında GMG Garage ile farklı bir yola giren ve araç kaplamada Türkiye’nin en popüler isimlerinden biri olan Baranlı, hayatına dair birçok önemli konuyu anlattı. Mustafa Baranlı, “8 liraya araba yıkayan Mustafa Baranlı, şimdi 2 milyona araba teslim ediyor. İşte hayat böyle” diyor…

1980 doğumlu Mustafa Baranlı’nın hikayesi 1980 yılında Kırşehir Kaman’da başlıyor. Okulla fazla işi olmayan Baranlı’nın hayatı küçük yaşlardan itibaren sanayi sitelerinde ve arabaların yanı başında geçmeye başlıyor. Hatta sanayi ile ilgili aklında kalan ilk anılardan birisi olarak da babasıyla dükkanda koltuk niyetine araba yayları üzerine oturup menemen yemesini anlatıyor.

Sanayinin havasına suyuna küçük yaşlarda alışan Baranlı’nın ailesi sonraları Ankara’ya taşınarak TOFAŞ parçaları satmaya başlar. 1996’ya kadar devam eden o yılları ‘Çok tatlı ve güzel paralar kazandık’ diyerek hatırlıyor. Tofaş’tan sonra çok büyük bir Subaru servisi ve showroom’u açan aile, işler iyi gidince bunun yanına ikinci ve üçüncü işyerini de ekler. Aile Subaru satışında Türkiye’de bilinir bir hale gelirken babası da o dönem yarışlara katılmaya başlar. Yurtdışından Subaru’lar gelir, burada modifiye edilir, müşterilerle teslimatlar yapılır, Japonlar gelir gider filan derken kendi deyimiyle 2000 yılına kadar her şey Alice Harikalar Diyarı’nda gibi yaşanır. Ama 2001 kriziyle birlikte o diyar biter ve açtıkları ne kadar dükkan varsa kapatmak zorunda kalırlar.

ARABA YIKAYARAK TEKRAR BAŞLADI

Baranlı yaşanan bu iflas sürecinden sonra askere gider ama içerisindeki otomobil tutkusu bitmez. Nasıl para kazanırım diye bakınırken araba yıkamaya karar verir. Şöyle anlatıyor:

“24 veya 25 yaşımda ilk bir teneke arap sabunu aldığımda 10 liraydı. Ben de 8 liraya araba yıkamaya başladım. Daha sonra sırtında pasta cila makinesi taşıyan ve 40 TL’ye pasta cila çeken abilerle tanıştım. Onlar bana ‘senin müşterilerin arabalarının pasta cilasını biz çekelim’ dedi. Önce onlardan alıp 80 liraya satmaya başladım, sonra kendim öğrendim. O zaman ilk Honda marka bir arabaya her şey içinde 200 liraya yapmıştım, inanılmaz para. Bunu geliştirmeye başladım, geliştirirken pasta cilanın yanına cam filmi ekledim. Bu şekilde küçük küçük büyüdük.

OSTİM’de ilk araba yıkadımız yer buz gibi bir dükkandı. Sacdan yapılan dükkanalrda araba yıkardık. Hava soğuk, sular donardı, komşudan gidip su alırdık, içeri buz gibi. Tarla fareleri vardı, onları görürdük. Yağ sobası yakardık. Yazın da çok sıcak olurdu zaten alüminyum olduğu için.

Bazen ben de düşünüyorum. 8 liraya araba yıkıyordum, 12 lira oldu. 12 liraya araba yıkıyordum 15 lira oldu, 25 liraya araba yıkamayı bıraktım. Bin lirayla bu işe girdim. Bin lirayla girdiğim bu işte şu anda 2 milyon liraya araba teslim ediyorum.”

GMG Garage’ın açılımı Güven, Memnuniyet, Garanti… Baranlı, başarının tanımını yaparken sürdürebilirlik ve istikrarlı şeklide yukarı çıkmanın önemine vurgu yapıyor: “İnsanlar merdivenlerden çok hızlı çıkıyor, atlaya atlaya çıkıyor. Geriye döndükleri zaman kırık bir merdiven görüyorlar, bir daha geri dönemiyorlar. Ben bugün bu sandalyede oturuyorum, OSTİM’de plastik bir sandalyede oturuyorduk. Onun haricinde hep çalışıyorduk zaten oturmuyorduk. Ben bu işyerinin başarısını sürdürebiliyorum, evimdeki aile hayatımı sürdürebiliyorum, spor hayatımı çok güzel sürdürebiliyorum. Arkadaşlığımızı, dostluğumuzu ona göre çekiyoruz. İyi bir baba, iyi bir eş, iyi bir evlat olmak, bunların hepsi bir başarı. Ama 2-3 tanesini eksik yapıyorsanız bazı yerlerde başarı sorunu vardır.”

Çok yoğun bir şekilde çalışan Baranlı için gün sabah 4.50’de başlıyor, artık kaçta biterse. Şöyle anlatıyor:

BEKLEMEYİ BİLİRSENİZ SATARSINIZ

“Çünkü müşteriye gece 2’de de 3’de de araba teslim ediyoruz. İstanbul’da Renkli Garaj diye bir iş yerim var. Onun kar ortağıyım. Sevgili Aykut Karan’la güzel çalışmalarımız oldu, Türkiye’de hiç kimselerin yapamadığı orijinal ürünler kullanıyoruz. Bugün bu tabelanın altında otururken, buradakilerin hepsi dünya yıldızı, dünya markası… Bu tabelaları asla ve asla gelip Türkiye’de herkes takamaz. Eğer markalarla takılırsanız, marka arkadaşlarınız olursa bence marka olursunuz. Çünkü gidip de bir pazarcıyla oturursanız, pazarcılarla alakalı kötü bir şey dediğimden değil, pazarcının işi bağırmaktır… Ama sarrafla veya antikacıyla oturursanız onlar bekler. Bekleyeceksiniz. Beklediğiniz zaman istediğiniz şeyi istediğiniz şekilde satabilirsiniz. Bağırmıyorum, kampanya yapmıyorum, taksit hiç çalışmıyorum. Kapımız açık, iş yerimiz adresimiz belli, piyasaya biz şekil veriyoruz.

Ben burada 50 bin euroya 100 bin Euro’ya araba yapıyorum. 8 liraya araba yıkayan Mustafa Baranlı, 2 milyona araba teslim ediyor, işte hayat böyle. İhtiyaçlardan sonra ihtirasların başladığı bir dünyada yaşıyorsunuz. İnsanlar kendileriyle meşgul olmayı çok seviyorlar. Güzellik merkezleri çoğalıyor, bizim iş de çoğalıyor. Kimi Uzakdoğu malı satarken biz orijinal satmayı yeğliyoruz. Bizim bir kitlemiz var. Lamborghini çok güzel bir şey diyor ya, ‘biz televizyona reklam vermiyoruz gerek yok, bizim izleyicimiz televizyon izlemez’ diye. Bizim ki de bir nevi öyle. Yaptığımız iş bizim kendi reklamımız ve reklam yüzümüz. İnsan biriktirmemiz de bizi bir yerlere getiriyor. Bu kapıdan çok büyük CEO’lar da gelip geçiyor, yoldan geçen paketçi kardeşimiz de vay Mustafa abim nasılsın deyip bize sarılıyor. Bu benim için en güzel birikim.

Dünyanın kaç tane Messi var Ronaldo var, birer tane var. Onlardan 10’ar tane olsaydı bir anlamı olur muydu? Biz de bu iş için yaratılmışız, Allah bize böyle bir görev vermiş. “

GELDİĞİM YER BANA YETER

Geldiği noktanın kendisi için yeterli olduğunu ve çok büyük bir hayalinin kalmadığını vurgulayan Baranlı, “İki kilometre uzakta bir evim, içeride serveti derya iki tane evladım ve eşim, çok şükür helalinden bir kazancım var. Bundan sonra Dubai’ye gidip yer açar mıyım, çok düşünür ve tartışılır. Çünkü ailemle vakit geçirmeyi çok seviyorum. Çok güzel bir söz okumuştum, ‘Paranızı parayla satın alabileceğiniz şeylere, zamanınızı da sevdiklerinize harcayın’ diye. Hep zengindim, çünkü hep mutluydum. Eskiden yıkayan bir Mustafa Baranlı vardı, girin internete bakın, ‘Mustafa diye bir adam var, inanılmaz araba yıkıyor derlerdi.’ Ben o zaman da konuşulurdum. Yediğin kadar zenginsin, yemediğin para senin değildir. Hesabında para olup da ölen insanları düşünsene. Hayat çok kısa ama biz çok fazla anlam yüklüyoruz, çok fazla beklentiler içine giriyoruz. Çok fazla hayal kurmaya gerek yok.” diyor.

SADECE KENDİME BAKTIM

Baran, GMG Garage olarak farklarını anlatırken şöyle konuşuyor:

“Ben kimseyle ilgilenmedim, hep kendimle ilgilendim. Kim ne yapıyormuş, o ucuza mı satıyormuş, bu pahalıya mı satıyormuş… Kendimle yarıştım, kendimi keşfettim. Kendimi keşfettikçe işimi daha da güzelleştirdim. Güzelleştirdikçe hayallerimi daha da üzerine koyarak gittim. Sonra takdir edilmeye, sonra daha da konuşulmaya başlandım. Birisi GMG Garage’dan geliyorum dediği zaman karşıdaki usta ‘abi onlar pahalıcı’ diyor. Evet ben pahalıcıyım. Bu da benim çok hoşuma gidiyor. Sen ucuzcuysan benlik bir şey yok. Ben çok farklı bir iş yapmıyorum ama ben çok farklı bir yerdeyim. Herkesin yaptığı şeffafı müşteriye farklı şekilde sunum yapıyorum. Herkes bunu farkı algılıyor, pahalı olarak görüyor. Yeteri kadar para kazanmıyorsan ben sana pahalı gelirim. Ben bunların hepsini yaşadım. Benim de cebimde yokken güzel bir mağazaya gidiyordum, adama gidip sen pahalısın diyemiyordum. Çünkü ben yeterince para kazanamıyordum, çünkü ben yıkamacıydım.

Ben çok farklı bir iş yapmıyorum ama ben çok farklı bir yerdeyim. Herkesin yaptığı şeffafı müşteriye farklı şekilde sunum yapıyorum. Herkes bunu farkı algılıyor, pahalı olarak görüyor. Yeteri kadar para kazanmıyorsan ben sana pahalı gelirim. Ben bunların hepsini yaşadım. Benim de cebimde yokken güzel bir mağazaya gidiyordum, adama gidip sen pahalısın diyemiyordum. Çünkü ben yeterince para kazanamıyordum, çünkü ben yıkamacıydım. “

spot_img

SON YAZILAR

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR