Storybox’ın bu haftaki konuğu, dünyada “kör tadım” yapan 3 kadın şeften biri olan Özlem Mekik… Çok iyi şartlarda büyüyen Mekik’in yaşamı, 18 yaşında babasını kaybetmesiyle alt üst oluyor. Hayatın yükünü bir anda omuzlarında hisseden Mekik, borçla, hacizle, parasızlıkla yüzleşmek zorunda kalıyor. Mekik’in hayatı bir gün gittiği restoranı satın almasıyla değişiyor ve başarısıyla hem Türkiye’de hem de dünyada tanınan bir işletmeci oluyor. Günümüzde Hollywood starlarının uğrak mekanı Ziyade Fasıl’ın işletmeciliğini yapan, dünyanın sayılı şefleri arasında gösterilen ve yakalandığı kanseri 4 yıl sonra alt eden Özlem Mekik’in mücadelelerle geçen zorlu hayatı Storybox’ta… Keyifli seyirler…
Özlem Mekik 1981 yılında İstanbul Merter’de durumu son derece iyi olan bir ailede dünyaya gelir. Babası dönemin ünlü ekonomistlerinden biri olan Mekik 18 yaşına kadar kendi ifadesi ile bolluk bereket içerisinde ve ulaşamadığı hiçbir şey olmadan keyifli bir yaşam sürer.
Ancak kendileri için en önemli dönüm noktalarından birisi babasının 4 Ağustos 2000 yılında bir trafik kazasında vefatı ile olur. Şöyle anlatıyor:
“Ben 18 yaşındaydım ve babamın ilk 7 duası yapıldığı gün evimize haciz gelmişti. Babamın ölümünden 7 gün sonra her şey elimizden uçup gitmişti. O kadar zenginlik, o kadar şan şöhret, o kadar büyük hayatlar… Şöyle söyleyeyim, annemle babam ben çocuktum, Viyana balosuna gidiyorlardı her sene aynı tarihte. Dünya saç modasını yöneten kuaförlere annem yurtdışına saç kestirmeye gidiyordu, öyle bir hayatın içinden geliyorum.
BİR TEK OTURDUKLARI EV KALDI
Kapıya haciz geldiğimde aslında en büyük zorlandığım şey ne olduğunu bilmemekti. İlk hacizle orada tanıştım hayatımda ve o ilk yıkılış anımdı. Haciz memurlarına babamın öldüğünü anlatmam gerekiyordu. İçeride dua var ve ne yazık ki o gün haciz memurlarına ağlayarak yalvararak o gün hacizde bulunmamalarını istedik. Kabul ettiler ama sonra iş yerine gitmişlerdi ve ne yazık ki babamın iş yeri yedinci günü haciz memurları tarafından toplatıldı.
Bu kadar zor günler geçirdik ama evimiz annemin üzerineydi Allah’tan, bir tek o evimize el konulmadı. Onun dışında zaten her şeyimiz gitmişti, hiç bir şeyimiz kalmamıştı. Biz annemle ikimiz reddi miras yaptık fakat abim ‘ben babamı borçlu yaptırmayacağım, babam hiçbir zaman borçlu ölmemeli’ dedi. Çünkü çok ani bir ölümdü, ve ne kadar acı ki, yani o borçlu olduğunuz dönem herkes bunu öğrendiğinde, ne yazık ki o şan şöhret içindeki olduğunuz hayatta çok yakınlarının dışında kimse kalmıyor çevrenizde. Bunu çok genç yaşta öğrendim, insanların sizden kaçtığını çok üzücüydü benim için, çok büyük bir travmaydı.
İlkokul, ortaokul ve üniversite eğitimlerim hep çok iyi yerlerde okudum ve ama üniversitede son senemi burslu okumak zorunda kaldım. Yani düşünebiliyor musunuz, bu kadar şan şöhretin içerisinde, babamın temiz tuvalet kampanyasını yaptığı firmanın sahibi sayesinde eğitim hayatımı son senemde burslu okuyabildim.
İstanbul Üniversitesi Turizm Tur Operatörlüğü Seyahat İşletmeciliği Programı’ndan mezun oldum ve ailemin tamamen yükü omuzlarımdaydı. Bir abim, bir ben vardım.”
HAYALİ HEP BİR RESTORAN AÇMAKTI
Üniversiteden sonra hemen çalışma hayatına girdiğini söyleyen Mekik, önce eğitim sektörüne girdiğini ve Türkiye’nin önde gelen firmalarında Eğitim Müdürü olarak görev yapmaya başladığını, aynı anda da gıda alanında eğitimler aldığını söylüyor. Henüz 19 yaşındayken kazandığı tüm paraları eğitime harcadığını ve gıda sektöründe başarılı olmayı kendisine hedef olarak belirlediğini anlatan Mekik, şöyle devam ediyor:
“Benim rahmetli babam yemek yemeyi çok severdi ve en büyük hayalim de babama ne kadar güzel yemek yapabilen bir kız olduğumu göstermekti. Hep bir hedefim vardı, bir gün bir restoran açacağım ya da bir otel yapacağım, çok büyüyeceğim, çok iyi yerlere geleceğim. Ama artık hiç param olmadığı için yapmam gereken tek şey bir yerde çalışmaktı.
Bir gün dışarıdan eğitimler vermeye başladığımda bir arkadaşımla Levent’te bir mekanda buluştuk ve buluştuğumuz mekanda içeri girer girmez içimden bir ses burası senin olacak dedi. Takdir edersiniz ki hiç paranız yok, bırakın onu sadece maaşla çalışan birisiniz ve Levent gibi 2 katlı bir villada bir restoran sahibi olmak mümkün değil. Ama diyorum ya, içimde bir ses var. O mekanın kime ait olduğunu öğrendim ve o kişiyle görüştüm gittim, senet imzaladım, ve şu anda var olduğum Ziyade Fasıl’ın ortağı Rıza Aktaş’la orada ortaklık yapmaya başladım.
Senet imzaladığım kişilere ve senedime ortağım kefil oldu, bana güvendi, bana inandı. Benim ailemi tanıyordu daha önceden. Babam dediğim gibi önemli bir iş adamıydı ve ailemin tanıdığı için o da gece hayatının önde gelen isimlerinden biriydi. Bir babam gitti, yeniden Allah bana bir baba daha nasip etti. Bugün hala ortağım ve bugünlere gelmemi sağlayan kişilerin başında geliyor.
Bir anda ben bir restoranın sahibi oldum, Levent’te 2 katlı bir villa. Yıl 2005 ve o dönemde levent’te bir yerin sahibi olmak imkansız, yaşım da 21. İtalyan mutfağı olan o dükkanı rahmetli babamın alaturka sanat müziği sevmesi dolayısıyla fasıl yapma kararı aldım. Benim Ziyade Fasıl’ı açarken bir hedefim vardı, babamı yaşatacaktım, her gün babamın dinlediği parçaları dinleyecektik, çünkü ben babasına çok aşık bir kızdım.
O dönem bir çok insan burası Levent’te iş yapmaz dedi ama ben onlara ‘3 ay gibi çok kısa bir zaman içerisinde Ziyade Fasıl’ı tüm Türkiye duyacak’ dedim. Bunu söylerken aslında hep altını doldurduğum şeyler vardı: Türkiye’de ilk modern meyhaneyi yapan kişi, ilk dans şovları yapan kişiyim ve tek bir hedefim vardı, babalarından annelerinden fasıl müziğini dinleyen gençlere fasılı sevdirmek. İçine de öyle bir eğlence katacağım ki, hem de çok eğlenecekler… O yüzden biraz şovlarla süsledim ve herkesin bir ağızdan şarkı söyleyeceği, hep birlikte eşlik edilecek bir yer olarak kurguladım.”
BÜTÜN STARLARI AĞIRLADI
Özlem Mekik mekanı açmasına açar ama elinde çok fazla sermayesi olmadığı için hep kendisinden çok fazla vererek çalışır. Hatta tam 13 sene boyunca bütün telefonlara kendisinin baktığını ve rezervasyonları kendisinin aldığını söylüyor. O dönemde tuvaletlere fön hizmeti koyması, lavabolara diş macunu koyması gibi hizmetler çok dikkat çeker ve bu kişiye özel hizmetlerle yükseliş de yavaş yavaş başlar:
“Üçüncü ay itibariyle zaten artık tüm Türkiye Ziyade Fasıl’ı tanımaya başladı, derken magazin basını hiç kapıdan eksik olmamaya başladı. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den Fatih Terim’e, Bülent Ersoy’dan Müzeyyen Senar’a kadar kadar çok önemli insanları ağırladık.
O dönem kredi kartı yok, nakit olarak çok para kazanmaya başladım ve çok güzel vergiler ödemeye başladım. 2006-2007-2008 yıllarında gece hayatında eğlence hayatına vergi rekortmeni oldum ve Ziyade Fasıl da bambaşka yerlere geldi.
Artık dünya starlarını ağırlamaya, rezervasyonlar 1 ay önceden dolmaya başladı. Telefonlara yetişemez olduk. İstanbul’a gelen tüm Hollywood starlarını ağırlamaya başladık. “
Mekik o dönemi anlatırken, bu işe ilk başta ailesinden gizli başladığını ve abisi ile ciddi bir kavga ettiklerini de söylüyor. Şöyle anlatıyor:
“Ailemden gizlemek zorunda kaldım çünkü abim hep kariyer hayatıma devam etmemi istiyordu. Rahmetli babam gibi hep hedefleri olan biri olduğu için gece hayatına girmemi hiç istemedi. Ve ne yazık ki bugün ortağım olan abimden o dönemde ufak da olsa bir dayak yedim diyebilirim. O her tokat attığında şunu söyledim, ‘bir gün gelecek sen de o açtığım markanın sahibi olacaksın benimle birlikte, çünkü biz büyümek zorundayız ve biz geçmişte yaşadıklarımızı bir daha yaşamamak için çok çalışmamız gerekiyor.’ O dönem bunu anlamadı ama bugüne baktığımızda Ziyade Fasıl’ın ortaklarından bir tanesi benim abim. O dönemlerde bana tokat atan, bana kızan abim bugün benimle gurur duyuyor.”
DÖRDÜNCÜ GÜN YANGIN ÇIKTI
Mekik için her şey güzel giderken 2010 yılında Suadiye’de ikinci dükkanı açma kararı alırlar. Ancak daha dördüncü günü dükkanda yangın çıkar ve bir anda her şey kül olur:
“Tabi o an inancınızı kaybediyorsunuz, her şeyimizin gittiğini düşünüyorsunuz. Basın geldi, gece hayatının ünlü mekanı yandı diye haberler çıkmaya başladı ve basının karşısına çıktım dedim ki, ‘Düzelteceğim, tekrar açılacak.”
Tam o süreçte Levent’teki Ziyade Fasıl’da da SİT alanı dendi o bölge için ve bütün mekanları kapatmaya başladılar. Eğer Levent’i de kapatırsam elimde Suadiye kalıyordu ve ‘burayı açmak zorundayım’ dedim. O kıymetli personel ekibimle birlikte bir hafta sonra gerçekten o yanık kokuları içinde Ziyade Fasıl’ı tekrardan canlandırdık. Evet belki borçlandım, belki zorluklar yaşadık, belki tekrar sıfırdan başladım ama ortağımla ve onun çocuklarıyla birlikte hep bir olduk ve sıfırdan yeniden hayata geçirdik.
Suadiye Ziyade Fasıl’ı da 2010’da açtıktan sonra 2 yıl daha Levent devam etti ve 2012 yılında son 31 aralık günü kapattık. 2010’dan 2018 yılına kadar Suadiye’de kaldık, sonra da Kozyatağı Hilton Oteli’ne geçtik. “
O dönem ekranlardan da çok teklif gelmeye başladı. Herkes bu yemekleri tv’de de yapmamı istiyordu. 2013 itibariyle de televizyonlara şef olarak çıkmaya başladım. Ardından şef olarak yurtdışındaki yarışmalara katılıp ödüller kazandım, dünyada kör tadımlara gittim.”
HERKESTEN SAKLADIĞI KANSERİ YENMEYİ BAŞARDI
Özlem Mekik için hayatının en önemli senelerinden birisi 2017 yılı. Şöyle anlatıyor:
“Hayatım boyunca hep başarmak için çalıştım. Fakat atladığım bazı şeyler olmuş, 2017 yılının Mayıs ayında kontrol için doktora gittim ve aradan bir hafta geçti beni aradı. Maalesef kansere yakalandığımı söyledi. Bu hastalığa yakalanmıştım ama bunu herkesten saklamak istedim çünkü ailemin bir damla gözyaşını dahi görmek istemiyordum ve artık tabi kanserle mücadele etmem gerekiyordu. Bu mücadeleyi tek başıma vermem gerektiğini düşündüm. Çünkü hep tek başıma başarabileceğime inandım ve bugün 5 sene geçti üzerinden ama tabii ki çok zorluklar yaşadım.
Her gün ekrandayken her gün tekrardan insanlara o güler yüzlü Özlemi göstermem gerekiyordu ve bunun uğruna da çaba gösterdim. Hiç kimseyle paylaşmamak çok zordu aslında. Bbelki de şurada yanlış yapıyordum; hayatımda her şeyi ben yaparım olarak düşündüm. Hep hayatım boyunca ben en iyisini yaparım, ben en güzelini yaparım, ben bunu başarabilirim dedim ama bazen başaramayacağımız şeyler olabiliyor. İşte o da bir tanesi kanserdi benim için.
Bir gün gittim saçlarımı kazıdım ve 6 ay boyunca saklandım, ekrana çıkmadım, hiçbir yere gitmedim. Evet ilk aynaya baktığım an aslında o Özlemden çok şey gittiğini gördüm, yani çok çok ağladım, çok üzüldüm. Bir anda bütün hayatımı paylaştığım sosyal medyada hiçbir şey paylaşmamaya başladım. Daha çok mutfağa sarıldım, daha çok mekana gelip insanlarla iç içe olmaya başladım, onlara sarılmaya başladım ve ve 4 sene sonunda bir gün ailemin haberi oldu. 4 yıl boyunca sakladım ve beşinci yıl bu sene, şu an atlattım şükürler olsun. Yeniden saçlarım çıktı, yeniden başka bir bakış açım oldu. Artık hayata daha farklı bakıyorum, daha çok insanlarla daha çok bir arada kendime zaman ayırmaya ve sevmeyi daha çok başarmaya çalışıyorum.”