Storybox/Özel Röportaj
AdaWall’ın sahibi Hakan Güzel’in hikayesi ailesinin hırdavatçı dükkanı ile başlayan bir hikaye. Eğer Hakan Güzel hırdavat ticareti ile uğraşan aile işinde kalsaydı muhtemelen Storybox’un konuğu olamayacaktı, ama yine de Adana’da kurulu bir sistemin içinde iyi bir hayat sürecekti. Onu buraya taşıyan hikaye ise şu cümlede gizli: “3. kuşak demek şu demek; ya mevcut sistemi devam ettireceksin ya da sil baştan yeni bir sistem kuracaksın. İşte biz ikinciyi seçenleriz, sil baştan yaptık.”
Duvar kağıdı ithalatı ile başlayan süreçte risk alarak Adana’da bir fabrika kuran ve şimdilerde tam 120 ülkeye ihracat yapan Hakan Güzel’in hikayesi başka üçüncü kuşaklara veya içerisinde üretim aşkı olanlara ilham verebilir. Hakan Güzel, “Burası İtalya değil Adana” diyerek süslediği hikayesini ve AdaWall’ın yükselişini Storybox’a anlattı.
HİKAYE MALEZYA’DAKİ BALAYI TATİLİNDE BAŞLADI
Hakan Güzel’in hikayesi Adana’nın meşhur sıcaklarında başlayan bir hikaye. Ailesinin hırdavatçı dükkanı onun aslında iş hayatının başladığı yer. Çok ufak bir çocukken oyun oynamak yerine Adana’nın yaz sıcaklarında dükkanda olmayı ve bir şeyler satmayı kendisi tercih etmiş. Müşterilerle ilk teması daha 7-8 yaşlarında kuran Hakan Güzel, o günleri ‘çalışma hayatım böyle başladı’ diyerek anlatıyor.
Liseyi Adana’da, üniversiteyi ise Ankara’da Bilkent Üniversitesi’nde okuyan Hakan Güzel, daha sonra İngiltere’de dış ticaret üzerine yüksek lisans yapıyor ve biter bitmez soluğu Adana’da aile şirketlerinde alıyor. O dönem aile şirketleri ağırlıklı Uzakdoğu’dan yapı malzemeleri ithal edip burada satıyor. Kendisi de o çarkın içine giriyor, ürün ve ülke portföyünü biraz genişletiyor. Duvar kağıdı da ithal ettikleri ürünler arasında. Ancak duvar kağıdının esas işleri haline gelmesi enteresandır ki Malezya’daki balayı tatilinde başlıyor. Hakan Güzel, işe attıkları ilk adımı şöyle anlatıyor:
FABRİKA SAHİBİ İNANMADI
“Malezya’ya 4 günlüğüne balayına gittik. İlk üç gün ne kadar park, bahçe, alışveriş merkezi, turistik alan varsa hepsini gezdik. Dördüncü gün dedim ki eşime, ‘bak 3 gündür gıkımı çıkarmıyorum, ne kadar park, bahçe, turistik alan varsa hepsini gezdik, bugün benim istediğim yere gidebilir miyiz?’ O da tamam olur gidelim dedi. Ben hemen resepsiyona oradaki sanayi bölgesini sordum ve bir rehber kitap aldım. Bakarken bir tane duvar kağıtçı dikkatimi çekti. Atladık taksiye 120 km mesafedeki sanayi mahallesine gittik.
Fabrikaya girdik ama ayağımızda şortlar, parmak arası terlikler… Tatile gelmişiz, soluğu sanayide alıyoruz. Şans eseri fabrika sahibi de oradaymış. Beni hiç ciddiye almadı, ben de ona aslında balayına geldiğimizi, kendilerini sanayi rehberinden bulduğumuzu, buraya kadar taksiyle geldiğimizi söyledim. İnanmadı, bana ‘ne kadar şakacısın’ dedi. Hayır dedim, şaka yapmıyorum. Evlilik cüzdanımı otelin kartını filan gösterdim. Çok şaşırdı, ‘sen işkolik misin, balayında burada sanayide ne işin var’ dedi. Dedim evet, çocukluktan beri çalışıyorum, işkoliğim. Fabrikanın sahibi benim ne kadar istekli olduğumu görünce bana düğün hediyesi tadında çok güzel bir indirim yaptı ve ben duvar kağıdı ile tanışmış oldum. “
BİR ANDA EN BÜYÜK İTHALATÇILARDAN BİRİ OLDULAR
Adana’ya dönünce hemen duvar kağıdı satışına başlarlar. Malezya yetmez, Kore’den, Çin’den, Rusya’dan ve Fransa’dan da ithalat yapıp birkaç yılda Türkiye’nin en büyük duvar kağıdı ithalatçılarından biri haline gelirler.
2010-2014 arası ithalatla geçer ama Hakan Güzel’in bir taraftan da aklı üretimde. Girişte bahsettik ya, kendisine göre bir üçüncü kuşak tanımı var. Yani ya sistemi devam ettireceksin, ya da sil baştan yapacaksın. O dönemlerde kuzeni Vehbi Güzel’le birlikte aklı hep ikinci seçeneğe kayıyor ve ‘biz bu ithallerden daha güzelini yaparız’ diyerek üretimi araştırmaya girişiyorlar.
SIRA ÜRETİME GELDİ
Üretime başlamadan önce bir vizyon çiziyorlar: En teknolojik duvar kağıdı makinelerini alacaklar, en iyi hammaddeleri kullanacaklar ve en iyi duvar kağıdı tasarımcılarıyla çalışacaklar. Farklı, sıra dışı ve insanları şok edecek duvar kağıtları üretecekler. Vizyon tamam da, nerden ve nasıl başlamak lazım? Onlar şimdiye kadar sadece alıp satmışlar ama hiç üretmemişler…
Zamanında fuar fuar gezerken tanıştığı ve duvar kağıdı üreticilerine 40 yıldır silindir üreten Güney Koreli bir işadamı aklına geliyor, hemen onu arıyor. Kendisine Türkiye’de sıra dışı ve farklı ürünler üretebileceği bir duvar kağıdı fabrikası kurmak istediğini söylüyor ve yardım istiyor. Koreli işadamı da kabul ediyor ve arka arkaya görüşmeler sonrası üretimin ilk ayağı tamamlanmış oluyor. Ama tabi iş onunla bitmiyor, aksine asıl zorluklar ve şanssızlıklar devamında geliyor. Hakan Güzel sonraki dönemi şöyle anlatıyor:
MAAŞLARI ÖDEYEMEDİK, HERHALDE BATACAĞIZ DEDİM
“Üretimle beraber tasarımcısı, hammaddesi her şeyimiz hazır. Uzun süreli bir banka kredisi de kullandık, ilk ödemesi de 6 ay sonra. Dedik ki nasılsa bu makine gelir, kurulur, 6 ay sonra yavaş yavaş öderiz. Biz bekliyoruz ki makineyi getirecekler koyacaklar, ütü gibi prize takacağız çalışacak. Ama yok, 4 ay geçti, gece gündüz fabrikadayız, daha ürün yok. Dördüncü ayda 12 kişilik kadromuzun maaşlarını ödeyemedik. Beşinci ay oldu, dedim ki biz herhalde fabrikayı kurarken batacağız. Neyse ki altıncı aya geldiğimizde elimizde ufak tefek ürünler oluşmaya başladı, biz de dekorasyonculara göndermek için katalogların hazırlığına girdik.
O zamanlar 400 bayimiz için 400 katalog hazırladık ve ekip bana bunları doğum günüm olan 14 Temmuz’a yetiştireceğini söyledi. Yetiştirdiler de. Ben onlara ‘bana hayatımın en güzel doğum günü hediyesi verdiniz’ dedim. 15 Temmuz sabahı hemen streçlemeye ve kolilemeye başladık, sonra da tümünü kargoya teslim ettik. Arkadaşlara döndüm dedim ki, ‘yarın bayram var, sipariş yağacak.’ O kadar eminim ki, ürünüme çok güveniyorum. Ama 15 Temmuz akşamı darbe girişimi oldu. 20 Temmuz oldu daha kargocular ortada yok. Kimse yok. Arıyoruz, telefona bakan yok. 25 Temmuz oldu, daha bir tane kataloğumuz bir dekorasyoncuya ulaşmadı. Eyvah dedim bu sefer kesin batacağız, 1 rulo dahi satamamışız, 1 tek rulo. Dedim ki bir şey yapmamız lazım.”
ELDE ÇANTA İLE AZERBAYCAN’A
Bütün bayilerden sipariş yağmasını beklerken 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle zor durumda kalan Hakan Güzel’in aklına fuarlarda hep duyduğu Azerbaycan pazarı gelir. Şöyle devam ediyor:
“O pazarda 100’ün üzerinde duvar kağıdı al-satçısı var. Hemen valize katalogları koydum, ihracat müdürümüzle birlikte Azerbaycan’a gittik. Üç gün boyunca Azerbaycan’da ne kadar duvar kağıtçısı varsa hepsine girdik çıktık. Satmam lazım, para lazım, kredinin borçları geliyor, para yok, maaşları zor ödüyorum…
Oradan birisi müdürümüzü aramış, biz geldikten 1 gün sonra. ‘Ya fabrikanın sahibi elinde valizle dükkan dükkan girdi çıktı, hiç olur mu’ demiş. İhracat müdürümüze dedim ki, ‘gezen kurt aç kalmaz.’ Şu an Azerbaycan’da 11 tane Adawall yazılı duvar kağıdı satan nokta var. “
HER SENE SİL BAŞTAN
Duvar kağıdı işinin en önemli öğelerinden birisi tasarım. Hakan Güzel, en büyük silahının tasarım olduğunu söylerken, “İstediğin kadar iyi malı üret, en iyi makineye sahip ol, en iyi ürünleri kullan, hammaddeleri kullan, tasarımın iyi olmazsa satamazsın. Çünkü iyi tasarım, yenilikçidir, iyi tasarım özgündür, iyi tasarım ürünün satılmasına yardımcı olur. ” diyerek tasarımın öneminin altını çiziyor.
Duvar kağıdı üretimi al-sat’tan çok farklı. Hakan Güzel bir duvar kağıdı fabrikasının asla patron şirketi olamayacağını ve kesinlikle ekip işi olduğunu söylüyor. Güzel, “duvar kağıdı diğer sanayi ürünleri gibi değil. Sıra dışı, çarkın dışında insanlarla çalışman ve tüm dünyayı trendleri, modayı takip etmen gerekiyor. Başka ürünlerde teknoloji, makineler devamlı değişir ama ürün hep aynı kalır. Duvar kağıdı nasıl bir iş biliyor musunuz, her sene sil baştan. Tüm moda değişir, tüm trend değişir, desenler motifler değişir, renkler değişir, silindirler değişir, reçeteler değişir. Biz her sene işe yeniden başlıyormuş gibi çalışıyoruz. Çok zor, çok detaylı bir iş.” diyor.
BİR YANDA 100 YILLIK FİRMA BİR YANDA 1 YILLIK
Hakan Güzel işe başlarken hedefi hep en yukarıya koymuş. Hatta gitmeye karar verdikleri ilk fuar sektörün şampiyonlar ligi olarak biliniyor. O dönemi şöyle anlatıyor:
“Çok güveniyorduk kendimize, ailemizden 5 kuruş para almadık. Dedik ki biz bu işe gireceğiz, dünyayı sallayacağız. Almanya’da bütün duvar kağıdı üreticilerinin katıldığı bir fuar var, tam Şampiyonlar Ligi. Sadece Çin’den 200’ün üzerinde duvar kağıdı üreticisi var. Tüm dünyada herhalde 300’ün üzerindedir. Oraya sadece 30’u 40’ı gelir. Gittik, güzel bir stant kurduk. Yanımızda bu işi 60 yıldır yapan var, öbür yanımızda 100 yıldır yapan var, biz de 1 yıldır yapıyoruz. Büyük bir cesaret, ürüne inanıyoruz, güveniyoruz ya. Bunu gerçekten siz mi üretiyorsunuz diyorlar, inanmıyorlar. O ürünlerin Türkiye’de yapıldığına duvar kağıdı sektörü inanamadı, o kadar farklı. Bana diyor ki, sen bunu İtalya’da ürettiriyorsun, üzerine de Adawall yazıyorsun.
Baktık olmuyor, bir tanıtım film çekelim dedim. Hemen bir tanıtım filmi çektik, herkese gönderdik, bakın biz bu ürünü gerçekten Türkiye’de Adana’da üretiyoruz, Dizayn in Adana made in Turkey. “
AdaWall’un Adana’da bir hayalle ve aşkla başlayan hikayesi bu kadar kısa bir sürede dünyadaki 300 üreticinin arasında onları ilk 10’a kadar yükseltmiş. Hakan Güzel 32, kuzeni Vahap Güzel de 27 yaşındayken kurulan fabrika şimdilerde 120 ülkeye ihracat yapıyor. Ama bu başarının arkasında elbette yine çok çalışmak var. Ne çalışmaktan ve 60 ülke gezmekten fıtık olması durdurabilmiş onu, ne günde sadece 4-5 saat uyku ve sabah 6’da başlayan mesai, ne de okumaktan 3 dereceye kadar bozulan gözleri. Güzel, Adana’dan tüm dünyaya duvar kağıdı satmaya ve tasarımlarıyla şaşırtmaya devam ediyor.